(Muhakkak Paylaşalım) Unutmamamız gereken bir kod vereceğim: “Takvimler beraberinde o medeniyetin kültürünü de getirir.” Galiba ne demek istediğimizin ipucunu vermiş oldum.
Ülkemizde 1925 yılında Hicri Takvimden Hristiyanların Miladi Takvimi’ne geçince Miladi Takvimin kültürü de otomatikmen yaygınlaştı. Noel kutlama kültürü hızla topluma girip yaygınlaştı.
Takvim devrimi zihinlerden İslam’ın “tasfiyesini” kolaylaştıran bir araç oldu. Nasıl mı? Pür dikkat. Takvim devrimi ile Hicri Takvim’in kültürü ve ayları gitmiş yerine yeni ay isimleri gelmiştir. Fakat yeni gelen bu ay isimlerinin çoğu da sorunludur.
Kimi eski Yunan, Sümer, Grek ve Roma tanrılarından gelmedir. Unutma, dünyadaki bütün takvimler dini bir temele oturur. Mart (March): Roma’da yılın ilk ayı olup adı Martius’tur. “Savaş tanrısı Mars’tan” ismini alır. Nisan (April): Roma’da Aprilius denir.
Aşk-güzellik tanrıçası Afrodit’in ayı olarak kabul edilirdi. Mayıs (May): Roma mitolojisinde “bahar-bereket tanrıçası olan Miai’den” gelir. Bu ayda Miai için şenlikler düzenlenirmiş ve Miai’nin bayramı kutlanırmış. Temmuz (July): Eski Babil’de “üreme ve bereket tanrıçası Tamuza’nın” ayı olarak kabul edilir.
Bu ayda tanrıça Tamuza için festivaller düzenlenir. Ağustos: Tanrı Kral August’a adanan ay. Bitmedi. Bombayı patlatıp bitirelim. Takvim Devrimi’nden sonra artık Hicri Takvimin aylarının adı unutulmuştur. Hicri Takvimin içeriği olan İslam inancının sembolleri, ilkeleri de tasfiye edilip unutturuldu.
http://
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder