7 Kasım 2014 Cuma

Türk milletinin parası ile Van gölündeki Ermeni “Akdamar Kilisesi” restore edildi.



Türk milletinin parası ile Van gölündeki Ermeni “Akdamar Kilisesi” restore edildi. 


“Pazartesi için hazırladığım yazıyı girecekken, Van Akdamar Kilisesinin ibadete açılacağı haberini okuyunca, gündem altüst oldu.


Türk milletinin parası ile Van gölündeki Ermeni “Akdamar Kilisesi” restore edildi. Turizmin hizmetine sunulan ve tarihi geçmişi Türkler için acı olaylarla dolu olan o yer için şimdi deniliyor ki, ibadete açılacak. “Ermeni Açılımı” demek ki birkaç ay önce değil, daha önce başlamış.


Türkiye’nin tek yanlı attığı adıma yenisi ekleniyor. Adı da “komşularla sıfır problem.”


Akdamar Kilisesi açma emri verenlerin, aynı hassasiyeti Ayasofya’da da göstermesi gerekir.


Akdamar Kilisesi hakkında, 2007 Martında bir yazı hazırlamıştım. O satırları okurken, iktidarın hazmetme konusunda ne demek istediğini, daha iyi anlayacaksınız?


* * *

Tecavüz Adasına Devlet Töreni


Medyada Van Akdamar Kilisesi olarak geçen “Kültür Mirasımız” üzerine birkaç kelam edeceğim. Bu yüzyılda medya vasıtası ve parlak kelimeler ile beynimiz yıkanırken ayni zamanda uyutuluyoruz da. 1990 sonrası bazı STK ı( Sivil Toplum Kuruluşları)nın ülkeyi işgal etme provasına kalktıklarını ve Türk Milleti adına söz sahibi olma yerine konduklarını görüyoruz. İşte bu bazı STK’ı ve bazı meslek odaları bir araya gelerek, “Azınlıklara” ait olan “ev, kilise” ve benzeri yapıları “kültürel Mirasımız adı altında restoreye başladılar.


“Kültürel Mirasımız” söylemini insanlarımız nasıl anlamaktadır? Türk Milletinin kültürüne ait tarihi yapıların korunmaya alındığı şeklinde tabi ki. “Kültürel Miras” ya da “Tarihimiz” kelimelerini duyduğunuz da bilin ki “Azınlıklara ait yapı ve tarih” söz konusudur. Kelimeler ile oynayarak hem bizi uyutuyorlar hem de işlerini görüyorlar.


AB’nin bastırması ile Van ‘daki Akdamar Kilisesinin onarımı için, “Kültür Bakanı Atilla Koç’a direktif veren Başbakan R.Tayyib Erdoğan” Türk Devletinin “Azınlık Haklarına” nasıl önem verdiğini gösterecekmiş böylelikle. Bu ülkede azınlık ya da insan haklarının bu kadar ileri olması güzel de yapılanlar, “Türk” ün hakkını gasp edilmesi noktasına doğru ilerlerken isyan ediyoruz haliyle. Ermeniler için çok önemli olan ve geçmişte kilise olarak değil “Ruhban okulu” olarak hizmet veren “Akdamar Ruhban Okulunun” restoresi ile belki de 2. “Ruhban Okulu” problemi ile karşı karşıya kalacağız.


Ruhban okulu ve kilisenin açılması için Avrupa’nın baskı yaptığını şu satırlara bakarak anlayabiliriz:
“Türk liderlerin AB'nin olağanüstü baskısı altında kalması üzerine kilisenin restorasyonunu başlattığı.”
(11.8.2005-Akdamar Dünya basınında- Radikal)


Başbakan Erdoğan’a Batı emperyalizminin verdiği talimat ile “Süngülü Başbakanımın” kontrolünde Ermenilere ait Ruhban okulu restore edilmiştir. Bildiğimiz restorenin devletin kesesinden yapıldığı ve “2 milyon 600 bin YTL “ sına mal olduğudur. İster devlet kesesinden isterse AB fonlarından yapılsın, bilhassa Van’da geçmiş dönemde birçok mezalime imza atan Ermenileri ödüllendirmek değil midir bu?


Türkiye’nin ne kadar özgürlükçü, insan haklarına saygılı olduğumuzu göstermek için muhtemelen sırada “ağzımızla kuş tutma” organizasyonu vardır.


Devlet Akdamar adsında ki kiliseyi restoreyi hemen yapamıyor, önce Ermeni Patriğinden izin alınıyor. E hani, kültürel varlığımız, tarihi mirasımızdı. Onlar işin masal yanı gerçeği ise hepsinin sahipli oluşu ve Türk Milletinin haklı tepkisinden çekindikleri için gerçeği gizleme gereği duymalarıdır.


“Başbakan Recep Tayyib Erdoğan'ın Bakan Atilla Koç'a, kilise onarımı için Ermeni Patriği ile görüşülmesi talimatı üzerine, restorasyonu üstlenen firma harekete geçti. Firmanın sahibi Cahit Zeydanlı, Van Gölü'ndeki Akdamar Adası'nda bulunan kilisenin restorasyonda çalışacak Ermeni mimarı belirlemek için Türkiye Ermenileri Patriği Mesrop II ile görüştü. “ (Akdamar'a patrik onaylı mimar – Akşam- 24 Haziran 2005)


Döneminde bölgenin “Ermeni Patrikliği” merkezi olan Kutsal haç(Akdamar) kilisesi(Ruhban okulu” tesadüfen seçilmediğini anlıyoruz. Başbakanı olduğu devletin tarihinden habersiz bir başbakan ve hükümet üyeleri tarafından idare ediliyoruz ne yazık ki.


1863 de Ermenilere büyük haklar tanıyan 99 maddelik “ Ermeni Milleti Nizamnamesi"nin İlanı ile birlikte “resmen azdıklarını” söyleyebiliriz. Bunu kendileri de itiraf etmektedir. Kagik Ozanvan adlı Ermeni yazar bu nizamname ile “ihtilal ruhunun “uyandığını söylemektedir. Ermeni kiliseleri Meşrutiyetin ilânı sonrasında terör faaliyetlerine bizzat katılmaya başlamıştır.


“Van'da büyük bir isyan başlatılmış, Rus ordusu ve Ermeniler şehri işgal etmeden önce ve ettikten sonra katliam yapılmış, Van ahalisinin büyük bir kısmı öldürülmüştür… Patrikhane, gönderdiği gizli genelgeler ile devletin işi olan nüfus sayımına girişerek, Avrupa devletlerine "Altı Vilâyet'te çoğunlukta olduklarını gösterme yolunda çalışmalara başlamıştır.
( Ermenisorunu - Ermeni Kilisesi ve Terör- Erdal İlter)


Ahtamar( Akdamar) kilisesinin restorasyonu devlet eli ile yapılırken gerekli mizansenlerde ihmal edilmemektedir. Sanki önceden bilinmiyormuş da o anda ortaya çıkmış gibi:


“Akdamar'da tarihi belge… Yapılan kazılarda 6 odalı bir ruhban okuluna ulaşıldı. Akdamar'ın tarihine ışık tutacak kitabede, ruhban okulunun açılmasına katkıda bulunan 2. Abdülhamit'e methiyeler yazılı.”
(basın)


Milletin bilinçaltı ile de oynuyorlar gördüğünüz gibi. İşte Abdülhamit Han bile bu ruhban Okulunun açılmasına katkıda bulunmuş, sizde ses etmeyin deniyor. Abdülhamit Han düne kadar “kızıl sultandı, özgürlükleri kısıtlıyordu hani. Yapılan filmler ve yazılan romanlar ile yerden yere vurulan Abdülhamit Han, şimdi Ahtamar Kilisesinin restoresinin parçası mı yapılmak isteniyor? 1908 yılında “Ermeni Devrimci Taşnak Cemiyeti” nin amaçları arasında “Abdülhamit”i tahttan indirmek olduğunu da ek bilgi olarak burada veriyorum.


Dünyanın her noktasında ki Ermeniler ve AB-D “Ermeni Davası” na tüm dünyanın arka çıkması için ellerinden geleni yaparken, Türkiye Cumhuriyeti de onlar için önemli Ruhban Okulunu restore ederek belki de önümüzde ki günlerde “dini formatını” kazanmasını sağlayarak “Davaya” destek çıkmaktadır. Fransa’nın son yasa teklifini kabul ile:


“Tabii Ermenilerin ulusal hedef olarak belirlediği “4T” için de önemli bir adım bu. Ermeni Diasporası’nın “4T” olarak tanımlanan hedefleri şöyle: “Soykırımı tüm dünyaya Tanıtma”, “Türkiye’nin sözde soykırımı Tanıması”, “sözde soykırım kurbanlarının mirasçılarına Tazminat” ve “Türkiye’nin ülkenin doğusundan Ermenistan’a Toprak vermesi.” (pressturk- Ermeniler 2 Milyon Müslüman’ı Katletti)


Bu kilisenin restore edilmesinde en önemli etken bu kiliseye Ermenilerin çok önem vermeleri, Ermeni komitacılarının toplantı yaptıkları yer oluşudur. Bir diğer önemli yanı da: “Kilise’nin figürlerinde İncil ve Tevrat’tan alınan sahnelerin bulunmasıdır.


Biraz uzun olacak biliyorum fakat, Akdamar Ruhban Okulunu Türk devletinin kesesinden yaptıranlara aşağıda ki satırları ithaf ediyorum:


“VAN'DA ERMENİ ZULUMÜ- 


Van jandarma alay komutanının Raporu:


*Çarıksır köyünde bir çocuğun kuzu gibi kızartılarak bir süngü üzerinde direğe iliştirildiğini birçokları yeminle söylemişler cesedin kalıntılarını göstermişlerdir. Ahorik ve Avzerik köyleri arasında elleri bağlı ve karınlarına sokulmuş tenasül aletleri kesilerek ağızlarına sokulmuş dört Türk’ün cesedi bulunmuştur.


*Kavlık Köyünde 7 yaşındaki Fatma ve 5 yaşındaki Gülnar adlarında iki kız çocuğunun iki taraftan kirletilmiş oldukları ve bu kötü hareketin sonucu her ikisinin de sakat kaldıkları görülmüştür. Bugün bu zavallılar Ermeni mezaliminin canlı bir timsali olarak yaşamaktadır. Yine bu köyde 70 yaşından fazla Ali adında bir ihtiyarın, çene kemiklerini süngülerle kırarak, kesip ağzına koymuşlardır. Bunu Van'ı geri alan Türk ordusunun ileri gelen subayları gözleriyle görmüşlerdir.


*Ahtoci Köyünde Kemo adındaki şahsın Zeliha isimli eşi tandır başında ekmek pişirirken, Ermeniler Zeliha'nın altı aylık çocuğunu ateşe atarak pişirmişler, zorla annesine yedirmek istemişler; zavallı annenin reddetmesi üzerine, kadının bir bacağını ateşe sokarak yakmışlardır. Bu gün bu zavallı kadın yaşıyor. Gördüğü bu korkunç zulmü anlatırken yürekler tırmalayıcı feryat ediyor. Bu zavallı kadının hikâye ve feryadına katılmamak için taş veya demirden yürek gerekiyor.

*Yine bu köyde Ermeniler birçok Türk çocuğunu tezek yığınları arasına koyduktan sonra tezekleri ateşlemişler; bu zavallı masum yavruları diri diri yakmışlardır ki, durum yerinde yapılan inceleme sonucu kalıntılardan anlaşılmıştır. 


*Bir çocuğumu, gözümün önünde koyun boğazlar gibi boğazladılar. Bir Ermeni, komşumuz Firdevs hanımın oğlunu ayağının altına alıp, iki bacağından ayırarak iki parça edip şehit etti. Ermeniler o kadar çok Müslüman boğazladılar ki, akan kanlar koskoca tandırları doldurdu. En son Rus ordusunda vazifeli bir Tatar bu korkunç faciaya son verdi.


* Ermeniler, esir ettikleri Müslüman kadınları iki sıra halinde aralarına alıp türkü söyleyerek, tef çalarak götürüyorlar; ikide bir; "Korkmayın sizi Van valisi Cevdet Paşa'ya götürüyoruz Cevdet paşa size pilâv ikram edecek!" diyorlardı. Sonra koro halinde: "Cevdet Paşa et temâşa / Gelinlerin oldu matuşka! (fahişe demek)" diyorlardı.

*Ermeniler, bir sabah köyümüzü ateşe tuttular. Zeve'de toplanmış Müslümanlar, cephaneleri bitinceye kadar köyü müdafaa ettiler. Türklerin cephaneleri bitince Ermeniler köye girdiler. Korkunç facia bundan sonra başladı. Önce Ermenilerle kardeş olduğunu söyleyerek halkın göç etmesine engel olan Süleyman Çavuş'u yakalayıp, korkunç şekilde şehit ettiler. Ermeniler, hamile kadınların karnını yırtıp çıkardıkları çocukları süngülerinin ucuna takarak annelerine gösterdiler.


*Kızların ve kadınların kollarındaki bilezikleri almak için çok kolay bir usul buldular. Kasaturalarıyla kızların ve kadınların kollarını kesiyor, sonra bilezik ve yüzükleri çıkarıyorlardı. (Anadolu'da Ermeni Zulmü –II - www.ermenisorunu.gen.tr)


Van’da sadece bir kısmını anlattığım bu olaylar vuku bulmuştur. Ne zaman olmuş bunlar? İstiklal Savaşında vatan savunmasına girdiğimizde işgalciler ile birlik olan Rum, Yahudi ve Ermenilere karşı mücadelemiz sırasında tabi ki. Van’da katliamlar sürerken, Ermeniler komşuları olan Türkleri saklıyoruz diye Akdamar adasına götürerek burada kurşuna dizmişler.


Başbakan Tayyib Erdoğan’ın kontrolünde restore edilen Kutsal Haç Ruhban Okulunun açılış törenine gideceği söylenen hükümet yetkilileri hazır orada iken birde kutsansalar, diyorum. Akdamar Adası hem kilise hem de silah deposu olarak kullanılmıştır. Devletimize Ermenilere ait “cephaneliğin” sponsorluğunu yapmak yakışır mı?


Van Akdamar kilisesinin restoresinin ne insaniyetle ne de kültürel miras ile ilgisi olamaz. Önce Vanlılara sonra topyekûn Türk Milletine hakarettir. Türk’ün canına kast edenlere ödül ve ödün verme devletimize yakışır mı?


Kültür Bakanımız ise kan uykularda bakın ne diyor?


“Açılışa, sözde soykırımı tanıyan ülkelerin kültür bakanları da davet edilecek. Kültür Bakanı Atilla Koç, Ermenistan ile sözde soykırım iddialarına en fazla destek veren Fransa’nın bakanlarını bizzat davet edeceğini açıkladı. Koç, “Türkiye’nin kültür varlıklarına nasıl sahip çıktığını gelip görsünler” dedi. Kilisenin restorasyonu için Kültür Bakanlığı yaklaşık 4 trilyonluk (TL) bir kaynak ayırdı.” (turkhaber- Eylül 2006)


* * *

Başbakan Erdoğan tarafından açılacağını duyduğumuz Akdamar Kilisesi ile ilgili Leman Alp adlı öğretmenin feryadını duyurmak istiyorum son olarak:


“Van gölündeki Akdamar Adası''ndaki kilisenin tamir edilmesine de isyan eden Leman öğretmen... Ermeniler şehre gelerek genç kızlara ve kadınlara sizi kurtaracağız dedi. Ardından kadınları alarak Akdamar adasına götürdüler. Burada Türk kadınlarına tecavüz etmeye kalkıştılar ve Türk kadını namusunu kurtarmak için kendilerini göle atarak intihar ettiler. O adada ve gölde onların hatırası var. 2000 yılında Van Valiliğine yazı yazarak o namuslu kadınların anısına adaya bir anıt dikilmesini teklif ettim. .Eski Van kayıtları çıkartılarak, intihar eden kadınların isimlerini bulalım anıtın yan tarafına isimleri yazalım bir kenarına da burada şu tarihte Ermeniler tarafından şu kadar genç kız tecavüze uğradı ve intihar etti, diye yazalım dedik. Oraya anıt dikileceğine kilise açılıyor.” (11.2.2005- Yeniçağ)


Ermenilerin Türk kadınlarına tecavüzü, nerede ise tüm Van nüfusunu katletmesinin ödülü, devlet eli ile “tecavüz adasında ki kilisenin” restorasyonu ve bakan eli ile açılışı olacaktır.


Netice olarak; Akdamar adasında ki adı geçen kilise, İstiklal Savaşında Ermenilerin silah deposu olarak kullandığı, kaçırılan Türklerin kurşunlanıp öldürüldüğü ve kadınlarımızın tecavüz edildiği bir yerdir. Başbakan ve Kültür Bakanı işte geçmişi böylesine karanlık ve ızdırap veren yerde ki Ruhban okulunu (Ahtamar Kilisesini) restore ettirmiş, yetmemiş devlet töreni ile açılışını yaparak bizi ikinci kez vuracaktır.


Son olarak öğrendik ki, Ermeni Patriği Mutafyan Kilisenin üzerine Haç takılması için izin bekliyormuş. Restore edilen yer Ermeni azınlığa mı verilecektir ki kilisenin üzerine "hac takma" izini alınıyor. Restore başlandığından itibaren duyurulan müze olacağı aldatmaca mıdır? Müze olacaksa tepede haç ne ise yarayacaktır?


Van Akdamar Adasına bir gece yarısı helikopter ile yarım saatliğine gidip döndüğü iddia ediliyor Erdoğan’ın. Bu ziyaret olmuş mudur, olmuş ise bu hassasiyetin sebebi nedir? Emniyet güçleri dahil kimsenin haberi olmadan yapılan bu uçuş ne manaya geliyor?


Tecavüz mekanının restoresi için milyonlarca lira harcayan AKP Hükümeti, tepeye Haç takmaktan mı kaçacaktır?”


Neval Kavcar’ın 21 Aralık 2009’da yazdığı Akdamar ile ilgili çok çarpıcı yazısı:


http://www.fikriyet.com/anasayfa/haber_detay.asp?haberID=654




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder