21 Eylül 2013 Cumartesi

AKP-İSRAİL AŞKI-2



AKP-İSRAİL AŞKI-2


Halen resmi Cumhurbaşkanlığı Sitesinde bulunan konuşma metninden alıntı:İsrail Devleti’nin güvenliği ve tanınmış sınırlar içinde yaşama hakkına sahip olması Türkiye’nin Orta Doğu politikasının değişmez önceliklerindendir.
Terörden çok çekmiş bir ülke olan ve halen terörle mücadelesini sürdüren Türkiye, İsrail’in maruz kaldığı terör saldırılarını her zaman şiddetle kınamış, terörizmin hiçbir şekilde meşru kılınamayacağını vurgulamıştır.

Kaynak:



http://www.tccb.gov.tr/konusmalar/371/56514/israil-devlet-baskani-sayin-peres-onuruna-verdikleri-aksam-yemeginde-yaptiklari-konusma.html


AKP İSRAİL AŞKI-1



AKP İSRAİL AŞKI


ABDULLAH GÜL:


İsrail Devleti'nin güvenliği ve tanınmış sınırlar içinde yaşama hakkına sahip olması Türkiye'nin Orta Doğu politikasının değişmez önceliklerindendir.
...
(İsrailin güvenliği TÜRKİYENİN önceliğiymiş)
___________________________________
buyurun CUMHURBAŞKANLIĞI RESMİ SİTESİ..




Kaynak:

http://www.tccb.gov.tr/konusmalar/371/56514/israil-devlet-baskani-sayin-peres-onuruna-verdikleri-aksam-yemeginde-yaptiklari-konusma.html


28 Şubat darbesinin İsrail ayağı deşifre oldu.



28 ŞUBAT DARBESİNİN İSRAİL AYAĞI DEŞİFRE OLDU.

 

Nasuhi Güngör’ün “Yenilikçi Hareket” kitabı mükemmeldi. O sıralar bana çok gelirdi, heyecanını hatırlıyorum; Güngör, bu partinin kuruluşunda Israel elini netlikle gösteriyor.”

NUMAN KURTULMUŞ KİTABI SAADET PARTİSİ’NDE DAĞITMIŞTI

Kitapla ilgili bir başka çarpıcı ayrıntı da, kısa süre önce AK Parti’ye katılan Numan Kurtulmuş’un, Saadet Patisi İstanbul İl Başkanı iken “Yenilikçi Hareket” kitabını parti teşkilatlara bedava dağıtması.

SİYONİSTLERİN YÖNLENDİRDİĞİ TAYYİP ERDOĞAN

Peki bu kitabı bu kadar ilginç kılan unsur ne? Kitap bir Milli Gazete yazarının da özetlediği gibi “AK Parti'nin bir proje olduğunu ve Tayyip Erdoğan'ın Siyonist kuruluşlarca yönlendirildiğini” anlatıyordu.

Şimdi internetten kimi Ergenkon’u destekleyen, kimi Milli Görüş çizgisinde olan çeşitli sitelerden derlediğimiz Güngör’ün kitabından alıntılara bakalım:

REFAH İLÇE BAŞKANIYKEN BÜYÜKELÇİ ABRAMOWİTZ İLE GÖRÜŞTÜ.




Sayfa 83: “Erdoğan henüz Refah Partisi’nin İstanbul Beyoğlu İlçe Başkanı iken dönemin ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ile görüşmeye başlamış ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olduğu dönemde de bu görüşmeler devam etmiştir.

ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ise belediye başkanı olduğu dönemde Erdoğan’ı geleceğin lideri olarak tanımlamıştı.

Ayrıca okuduğu bir şiir nedeniyle hapis yatmasının ardından Temmuz 2000’de ABD’ye giden Erdoğan, burada başta Yahudi ağırlıklı kuruluşlar ve ABD’li Yeni Muhafazakârların (neocon) düşünce kuruluşu “American Enterprise Institute” olmak üzere önemli düşünce kuruluşları ile bir araya gelmiştir.”

ÇEVİK BİR, ERDOĞAN’I YAHUDİLERLE TANIŞTIRDI

Sayfa 92: “Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, Birinci Ordu Komutanı olan Çevik Bir’le zaman zaman protokol düzeyinde bir araya geliyordu. Bir’in asıl görüşme trafiği emekli olduktan sonra başladı.”

ABD’nin önemli Yahudi kuruluşu JINSA, Çevik Bir’e, Türkiye-İsrail ilişkilerine katkılarından dolayı ödül verdi.

İşte bu ilginç isimle (Çevik Bir’le) ilgili, çarpıcı bir iddia daha vardı. Çevik Bir, cezaevinden çıkan Erdoğan’la bir araya gelmiş ve hayli sıcak bir görüşme yapmıştı. Bir’le Erdoğan’ın, ‘program çakışması’ yüzünden bir kere de ABD’de bir araya geldikleri iddiasını ise taraflar (Erdoğan ve Bir) sessizlikle karşıladılar. İddiaya göre, her iki isim de ABD’de Jewish Committe’nin (Yahudi komitesi) konuğu olmuştu.

ERDOĞAN’DAN İSRAİL BÜYÜKELÇİSİ’NE GARANTİ


Sayfa 97: Tayyip Erdoğan'ın 18 Temmuz 2001'de İsrail büyükelçisi David Sultan'la bir görüşme yaptığı ve Ona 'Yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyeceği' yolunda garanti verdiği konuşulup yazıldı. Bu David Sultan, uzun yıllar İsrail ordusunda görev yaptıktan sonra dışişleri kadrosuna alınan azılı bir İslam düşmanıydı...

GÜL O TOPLANTI HABER YAPILINCA TEPKİ GÖSTERDİ

Sayfa 111: Yeni Şafak gazetesinde çalışırken Abdullah Gül'ün USIP'in düzenlediği toplantıya katılmasını haber yaptığında hem Gül'den, hem de danışmanı Murat Mercan'dan tepki aldığını anlatan Güngör "Yenilikçi Hareket" kitabında bu geziyi şöyle aktarıyordu:

"Bu kez adres USIP'ti. (Abdullah Gül'ün, Amerika'nın en önemli kuruluşlarından olan United States Institute of Peace (Birleşik Devletler Barış Enstitüsü) ile olan teması, ilk kez Yeni Şafak'ta benim imzamla yayınlanınca, 7 Kasım 1997'de, hem kendisinden hem de danışmanı Doç. Dr. Murat Mercan'dan olumsuz tepkiler aldım. İkisinin de tepkileri görüşmenin varlığı ile ilgili değil, görüşmenin yansıtılma biçimi üzerinde oldu.) Toplantının Abdullah Gül açısından son derece önemli bir yanı vardı. RP'li kimliğinden bağımsız olarak've partinin bilgisi olmadan katıldığı en üst düzeydeki bu temas Gül için adeta yeni bir başlangıçtı.



 

İSRAİL'E YİNE AYRICALIK.



İSRAİL'E YİNE AYRICALIK.



Tayyip Erdoğan İsrail ve Amerikanın kimyasallarından neden hiç bahsetmiyor. Siyonist israilin FİLİSTİNDE kullandıkları havai fişekmiydi.?


İsrail'e yine ayrıcalık


ABD, Suriye’ye ha saldırdı, ha saldıracak derken, saldırı ihtimali, Suriye’nin kimyasal silâhları teslim etmesi karşılığında şimdilik rafa kaldırıldı. Bu gelişme, birçok devlet tarafından olumlu karşılandı. Savaşın olmaması elbette olumlu bir gelişmedir. Ancak, savaş olmasın diye bir ülkeye haksızlık, diğerine de ayrıcalık tanınmamalıdır. Maalesef, alınan kararla, tam da bu yapıldı, yani Suriye apaçık haksızlığa uğratıldı, İsrail’e ise yine ayrıcalık tanındı.


Suriye, kimyasal silâhları, İsrail’de nükleer silâh bulunduğu için caydırıcı olsun diye edinmişti. Madem, Suriye’nin kimyasal silâhları teslim etmesi isteniliyor, o zaman İsrail’in de hiçbir uluslararası antlaşmayı imzalamayarak elde ettiği nükleer silâhları teslim etmesi istenmeli, etmiyorsa, buna zorlanmalıdır. ‘Nükleer Silâhların Yaygınlaştırılmasını Önleme Antlaşması’na göre nükleer silâh, sadece ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin’de olacaktı. Aslında bu antlaşma da adalet içermiyor. Söz konusu silâhlar kötüyse, ortadan kaldırılması gerekiyorsa, büyük-küçük tüm ülkeler buna uymalı, hiçbir ülke istisna tutulmamalıdır. Neyse, bazı devletlere böyle bir ayrıcalık konuldu diyelim, peki, İsrail’in ne özelliği var ki, o da bu ayrıcalıktan yararlanıyor?


ABD ve İsrail, aman İran nükleer silâha sahip olmasın diye yırtınıyor. Hâlbuki nükleer silâhı kullanmada sabıkalı ülkelerin başında ABD ve İsrail yer almaktadır. ABD, nükleer silâhla Hiroşima’da 140 bin, Nagazaki’de 80 bin insan öldürdü. Vietnam Savaşı’nda da Napalım ve Turuncu Unsuru kullanan ABD’nin bu eylemini, ‘Dünya Barış Konseyi’nin, ‘Bilimsel Uluslararası Koalisyonu’nu bir raporla ispatlamıştır. ABD, Vietnam Savaşı’nda çoğunlukla sivil bölgelere olmak üzere 400 bin ton Napalım atmıştır.


ABD, İran-Irak savaşında Saddam’a kimyasal silâh sağladı ve kullanması için onu teşvik etti. Saddam’ın kimyasal silâh saldırısıyla İran’da en az 20 bin insan öldü ve bu saldırı, İran’ın barış masasına oturmasına neden oldu. ABD, tüm antlaşmaların hilâfına Irak’ta da Beyaz Fosfor, Napalım, Azaltılmış Uranyum kullanmıştır. Son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre Felluce’de sakat doğumlar ve genç çocuklarda farklı kanser türleri görülmektedir.


ABD, hâlâ daha kimyasal silâhları geliştirmek için çalışmalar yapmaktadır. Kimyasal silâhların yanında biyolojik silâhları da ihmal etmeyen ABD, bu alanda da uzun zamandan beri faaliyet göstermektedir. “9 Haziran 1969’da ABD Temsilciler Meclisi Tahsisat Alt Komitesi’nde konuşan Dr. D. M. McArtor gelecek 5-10 yıl içinde üretmeye başlayacakları bağışıklık sisteminde çöküntüye yol açacak biyolojik ajan çalışmaları için 10 milyon dolar istemektedir…


Dr. McArtor’un konuşma yaptığı tarihten 5-10 yıl sonra doğrudan bağışıklık sistemini çökerterek ölümlere neden olan hastalıkların (Ebola-AIDS gibi) ortaya çıkması ve hastalıkların dünyanın belirli yerlerinde ve özellikle eski sömürgelerde yoğunlaşması, üzerinde önemle durulması ve düşünülmesi gereken bir başlangıç noktasıdır.” (Bkz. Mustafa Çınkı, Rant Lordlar, s.130-131).


ABD bunları yaparken ortağı, kan kardeşi İsrail de boş durmadı. O da aynı silâhları masum Filistinli Müslümanlara karşı defalarca kullanmıştır. Bu nasıl bir adalet anlayışıdır? Bir silâh, ABD ve İsrail’de olursa normal, Müslümanlarda olursa en büyük suç sayılıyor. İsrailli tarihçi Martin van Creveld şöyle diyor: “Elbette İran’ın nükleer silâha sahip olmasını istemiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim ki, eğer İranlılar nükleer silâh üretmiyorlarsa aptaldırlar.” İsrail’in hedefinde olduğu halde, onun silâhıyla silâhlanmayan gerçekten aptaldır.


Sonuç olarak deriz ki, AKP iktidarının önüne büyük bir fırsat doğdu. AKP iktidarı, Suriye’nin kimyasal silâhlarıyla birlikte İsrail’in nükleer silâhlarını da gündeme getirmelidir. Müslümanların gönlünü kazanmak için içi boş ve arkası gelmeyen söylemlerle İsrail’e saldıracağına bunu yapsın. Böyle yapması, belki günahlarına bir nebze kefaret olabilir.


Mustafa Hilmi Yıldırım


AKP DOMUZ VE AT ETİNİN KASAPLARDA SATIŞINA İZİN VERDİ.



AKP DOMUZ VE AT ETİNİN KASAPLARDA SATIŞINA İZİN VERDİ.


DOMUZ VE AT ETİ KASAPLIK ET OLDU.
7 TEMMUZ 2006 CUMA GÜNÜ 26221 SAYI İLE RESMİ GAZETEDE YAYINLADI.
MADDE 4,Ç)BENDİ


Domuz eti, normal et reyonlarında





 
DOMUZ ETİ ARTIK MARKETLERDE
 


Domuz eti marketlerdeki yerini aldı. İstanbul, Ankara, İzmir gibi Büyükşehirlerdeki marketlerin et reyonlarında domuz eti satılıyor.

Domuz eti marketlerdeki yerini aldı. İstanbul, Ankara, İzmir gibi Büyükşehirl...
erdeki marketlerin et reyonlarında domuz eti satılıyor.

DOMUZ ETİ MARKETLERDEKİ REYONLARDA YERİNİ ALDI
 

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın hazırladığı, Türk Gıda Kodeksi–Çiğ Kırmızı Et ve Hazırlanmış Kırmızı Et Karışımları Tebliği ile "Çiğ Kanatlı Eti ve Hazırlanmış Kanatlı Eti Karışımları Tebliği'nin, Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından, domuz ve domuz ürünlerinin kasaplarda ve diğer et reyonlarında satılmasının önü açılmıştı.

AB'ye üye olabilmek için domuz eti de marketlerdeki reyonlarda yerini aldı. İnsanların sık uğradığı bir mağazada domuz etinin satılması müşterileri hayrete düşürdü.

Kırmızı et ve peynir ile aynı reyonlarda satılan domuz etinin sadece alt bandında Domuz Ürünleri ibaresi yer alıyor.



KUR'AN KURSUNA GÜÇLERİ YETTİ.


 
KUR'AN KURSUNA GÜÇLERİ YETTİ.
 
Büyük Kulüp ve Acaristanbul yerlerinde kale gibi duruyor
AKP iktidarı, milletin alın terini katarak yaptırdığı Kur’ân Kurslarını yıktırmakta bir an bile tereddüt etmediğini dün bir kez daha gösterdi.

Mahkeme ...
kararına rağmen

Büyük Kulüp’ü ‘araç yok’ gerekçesiyle yıktırmayan, Acaristanbul’a yıkım kararı olmasına rağmen dokunamayan AKP iktidarı, açıldığı 1959 yılından bugüne talebe yetiştiren Kasımpaşa Büyük Piyale Kur’an Kursu’nu yürütmeyi durdurma kararına rağmen yerle bir etti.

Yıkım emri Başbakan’dan

Vatandaşların direnişine rağmen yıkılan Kurs için yıkım emrinin Başbakan Erdoğan’dan geldiği öğrenildi. Bir dönem Erdoğan’ın da kapısında nöbet tuttuğu kursun polis eşliğinde zor kullanılarak yıkılması, Başbakan’ın geçirdiği dönüşümün geldiği noktayı gözler önüne serdi.

Gaz bombalı yıkım

Polis ekipleri yıkımı engellemek isteyen vatandaşlara biber gazıyla müdahale etti. Gazdan etkilenen vatandaşlardan bazılarının kendilerini yere attığı gözlendi. Bu arada binanın pencerelerinden sarkan görevliler, yıkımın hukuksuz olduğunu yetkilere anlatmaya çalıştı.

Açıldığı 1959 yılından bugüne kadar aralıksız talebe yetiştiren Kasımpaşa Büyük Piyale Kur’an Kursu, İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına rağmen yıkıldı. Büyük Kulüp Derneği’nin Kadıköy Fenerbahçe Körfezi’nde denize yaptırdığı kaçak inşaatına dokunmaya korkan AKP hükümeti ve belediyeleri, halkın kendi parasıyla yaptırdığı kurumları yıkma kararında bir an bile tereddüt etmiyor.

‘Gerekli araçlar’ Kur’an Kursu için

Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı dün yıkımı gerçekleştirebilmek için İstanbul’daki tüm yıkım faaliyetlerini durdurarak bu yıkıma odaklandı. Büyük Kulüp’ün kaçak inşaatı için ‘Gerekli araç’ yok bahanesine sığınan Büyükşehir Belediyesi, Kur’an Kursu’nun yıkımı için Genel Sekreter Yardımcısı Muammer Erol imzasıyla yapılan iç yazışmada birden fazla itfaiye aracı ambulans, kamyon, kaynak makinası, kepçe hazır edilmesi istedi.

Yazıda Anadolu ve Avrupa yakasındaki zabıta görevlilerine Anadolu yakası birimlerinden de takviye güç gönderilmesi talep edildi. Çevik kuvvet ve zabıta ekipleri eşliğinde Kasımpaşa’ya gelen yıkım ekipleri, önce Kur’an Kursu’nun içindeki eşyaları boşalttı. Buldozerler yıkıma başlamak üzereyken Avukat Suat Kaya, İstanbul 5’inci İdare Mahkemesi’nden aldıkları yürütmeyi durdurma kararını yıkım ekiplerine ulaştırdı. Ancak ekipler, ‘Biz karar marar anlamayız. Hesabınızı mahkemede sorarsınız’ diyerek tarihi kursu yerle bir etti.

Yıkım emri Erdoğan’dan

Bu arada, vatandaşların büyük direnişine ve Mahkeme kararına rağmen yıkılan tarihi Kur’an Kursu için yıkım emrinin Başbakan Recep Tayip Erdoğan’dan geldiği öğrenildi. Çocukluğunun geçtiği Kaptan Paşa Mahallesi’nde bulunan Kasımpaşa Büyük Piyale Paşa Kur’an Kursu’nun siyasete tarafsız kalması yüzünden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cephe aldığı ve yaşanan soğukluğun bugüne kadar giderilemediği öne sürüldü.

Kasımpaşa Büyük Piyale Kur’an Kursu dernek üyeleri ile yıkıma karşı çıkan yüzlerce vatandaş yıkımı engellemek için 24 saat kurs çevresinde nöbet tutarken 1959 yılından beri aralıksız faaliyette bulunan Kur’an Kur’sunun yerine gasılhane ve park yapılacağı gibi basit gerekçeyle yıkılmasına büyük tepki gösteriyor.

Öte yandan mahalle halkı Başbakan’ın yıktırdığı bu Kur’an Kursu’nda bir süre eğitim aldığını ifade ediyor.

Milli Gazete
http://www.milligazete.com.tr/haber/Kur39an_Kursu39na_gucleri_yetti/45374#.Ujp_xHdrOP8
 
 


2007'DE AKP KASIMPAŞA'DAKİ KUR'AN KURSUNU YIKMIŞTI.


 
2007'DE AKP KASIMPAŞA'DAKİ KUR'AN KURSUNU YIKMIŞTI.
AYNI YIL VAKİT GAZETESİNİN YAZARI ALİ EREN BU KONUYLA İLGİLİ BİR YAZI KALEME ALMIŞ.
Kasımpaşa’daki büyük Piyâle Kur’an kursu haksız hukuksuz bir şekilde Salı günü yıktırıldı. Bu Kur’an k...ursu ile ilgili benim de hatıralarım olduğundan, yıkımın gelişimini iyi biliyorum. Meseleyi baştan anlatayım:

Kur’an kursunun yanıbaşındaki büyük piyâle camiini yaptıran piyâle paşa burayı zaten kur’ an mektebi olarak yaptırmış. Müslümanlar zamanla kullanılmaz hale gelen mektebi 1959 da onarıp Kur’ an kursu olarak hizmete açmışlar. O gün bu gündür 48 seneden beri hizmet veriyordu. Kursun daimi talebelerinin dışında, yaz tatillerinde mahalle çocukları okutulduğundan, o civarda buradan Kur’an dersi almayan yok gibidir.

Nitekim, Sayın Başbakan da bu kur’an kursunda okuyanlar arasında. kendileri İstanbul Belediye Başkanı Seçildikleri ilk sene bayram namazını piyâle Paşa Camii’nde kıldıktan sonra kur’ an kursuna gelmişlerdi. Başbakan’ın o zaman anlattığına göre Bu kur’ an kursu 1962’de İsmet paşa zamanında yeni bir yıkılma tehlikesi atlatmış. Kursu yıktırmamak için mahalle sakinleri geceleri nöbet tutmuşlar. Nöbet tutanların içinde Sayın başbakan’ın babası da varmış. Ne garip tecelli ki, babasının koruduğu kur’an kursu oğlu zamanında yıktırıldı. Gelelim size hayretten küçük dilinizi yutturacak ve inanılması güç şekilde gelişen yıkım hikayesine :

Yıl 2005, aylardan Temmuz’du... “camiinin etrafının açılması için anıtlar kurulunun kararıyla kursun kaldırılacağı‘’ bildirildi. Dernek mensupları ilgililerle görüştüler. “bu kursta 1959’dan beri binlerce talebeye hizmet verildiğini, yıkımın yanlış olacağını, kendilerine proje ve imkan verilirse, kursun, câmiinin mîmarî yapısına uygun hale getireceklerini söyledilerse de karşı taraf bunu kabul etmedi…

Bunun üzerine dernek mensupları “ille de yıkılacaksa bize bu civarda bir yer gösterin, oraya yeni bir kur’an kursu yapalım taşınana kadar da bize izin verin’’ dediler. Bu teklife karşı cevap verildi. “şu dört yerden birini tercih edin: 1- Sinan Paşa Câmiinin avlusundaki tamamlanmamış bina, 2- Kulaksız’daki okçular tekkesi, 3- Okçular tekkesinin yanındaki top sahası, 4- sütlücedeki Elif tekkesi ‘’

Vakıflar müdürlüğü bunları teklif etmekle görünüşte 48 senedir adeta mahallenin yerlisi olan kur’ an kursunu mahalleden kovuyor gerçekte ise resmen dalga geçiyordu. Nasıl mı dalga geçiyordu? Şöyle :

Kursun dernek mensupları bu dört yeri ayrı ayrı araştırdıklarında şu gerçekle karşılaştılar: - Okçular Tekkesi ile top sahası daha önce Beyoğlu belediyesine verilmişti. Belediye ben buraya çivi bile çaktırmam’’ diyordu. – Elif tekkesi ise İstanbul Büyükşehir belediyesi verilmişti. Büyük şehirde orayı vermeyeceğini söylüyordu. – Sinan paşa camiisin’ deki natamam bina hakkında ise yıkım kararı vardı. Dernek “madem yıkım kararı var yıktıktan sonra verin’’ deyince önce verelim diyen vakıflar ağız değiştirip “Veremeyiz!’’ demesin mi !... diğer yerler hakkında da şöyle diyordu: Belediyeyle anlaşın alın.‘’

Yani vakıflar bölge müdürlüğü önce verimkâr görünerek dalga geçiyor, iş ciddileşince de vermiyordu… Bu yolla meseleyi halledemeyeceklerini anlayan dernek mensupları, vakıfların kendisine bağlı olduğu Bakan Mehmet Ali Şahin’le görüştüler. Bakan bey. Derhal İstanbul vakıflar Bölge müdürüyle görüştü görüşme bittikten sonra da dernek mensuplarına Kur’ an kursunun yıkımının yanlış olacağını söyledi ve rahat olun deyip uğurladı. Ancak bakan bey daha sonra bir geldiğinde “kur’an kursu binasının camiyi kapattığını‘’ söylüyordu.

İki katlı kurs binası kubbeli koskoca camiyi nasıl kapatır?!

Kurs mensupları buna rağmen mücadeleyi bırakmadılar. Bakan’la da halledemeyince işi Başbakanla halletme yolu denendi. Yakından bildiğim için söylüyorum resmi-gayr-î resmi bir çok kimselerle görüşüldü. Görüşülen her şahıs önce kur’an kursunun yıkılmasını tepki gösteriyor, elinden geleni yapacağını söylüyor, sonunda da “ bu iş Başbakan’dan biter. Benim yapacağım bir şey yok deyip çekildiler.

Geldik 3 nisan 2007 Salı gününe ….

Bina önce milletin malını kırıp döken anarşistlere karşı bile sevk edilmeyen sayıda 1200 polis ve 500 zabıta ile çevrildi. Yıkım makineleri getirildi. Kapı kırıldı, bina içindekiler biber gazı sıkılarak bertaraf edilip çıkarıldı. Tam yıkıma başlanacaktı ki ; İstanbul 5. idari Mahkemesinin 30 güne kadar “yürütmeyi durdurma kararı‘’ geldi. ( Esas No: 2007/647) Karar ilan edildi ve yıkımın vazgeçildiği söylendi. Ne olduysa işte bundan sonra oldu…. Yıkım ekibinin başındaki zat birileri arasında bir telefon trafiği yaşandı. Arkasından yıkım ekibi tekrar yıkıma yöneldi yürütmeyi durdurma kararını gösteren avukata kulak vermeyip biber gazı sıkıldı. Eşyanın onda biri bile çıkarılmadığı için kalan eşyanın çıkarılması için izin istendiyse de bu izin verilmeyip hemen yıkıma geçildi. İçerideki halılar, perdeler, kütüphaneler, klimalar, buzdolapları, kuru gıda ve etler, enkaz altına kaldı. Bayraklar ve 100’den fazla talebeye ait kur’an-ı kerimler yerlere döküldü.

Yıkımdaki bir yetkili “emir en yukardanmış. Bana mutlaka yıkılacak denilince yıkmaya mecburum arkadaş’’ diyordu. Bir polis memuru ağlıyordu, birisi yıkım sırasında arkasını dönmüştü. Başka birisi, kendi polis elbisesini çekiştiriyor, “bu elbisenin altın da buna da mecbur olduk’’ diyordu. Kadınlar balkon ve pencerelerden yüksek sesle beddua ediyorlardı. Nitekim bu görüntüler aynı gün TV haberlerinde de verildi.

ALİ EREN 5 NİSAN 2007 PERŞEMBE VAKİT GAZETESİ
 


AKP 2007'DE KASIMPAŞADAKİ KURAN KURSUNU YIKTIRMIŞTI

AKP 2007'DE KASIMPAŞADAKİ KURAN KURSUNU YIKTIRMIŞTI from KOCAYUSUFCAN on Vimeo.

AKP CAMİİ YIKTIRDI

AKP CAMİİ YIKTIRDI from KOCAYUSUFCAN on Vimeo.

AKP MALATYA'DA AVM İÇİN CAMİİ YIKTI.



AKP MALATYA'DA AVM İÇİN CAMİİ YIKTI.

Malatya'da alışveriş merkezi yapmak için cami yıktıkları ortaya çıktı.

Türkiye'de bazı illerde alışveriş merkezlerini çalıştıran ve aynı alışveriş merkezini Malatya'da kurmak için eski hal binasının b...
ulunduğu alanı içindeki Cami ve Sosyal Tesisler ile birlikte 52 milyon 500 bin TL'ye satın alan Hollanda kökenli ACT4 A.Ş., alandaki İnşaat çalışmaları kapsamında Hal Camii'ni yıktı.


Çevredeki vatandaşlar yıkıma tepki gösterirken, yıkılan Hal Camii'nin 12 yıllık imamı olan Recep Gök, yaşanan durumdan dolayı çok üzüldüğünü ve 20 günden beri uyuyamadığını ifade etti.


Kaynak: Gerçekgündem.com

http://www.internetajans.com/haber/akp-avm-icin-cami-yikti-haberi-28950h.html
 
 

AKP BALIKESİR'DE CAMİİ YIKTI.




AKP BALIKESİR'DE CAMİİ YIKTI.

 
MHP'li Balıkesir Belediye Başkanı İsmail Ok, Balıkesir halkının Koca Cami'nin nasıl yıkıldığının sorusunu beklediğini söyledi. İsmail Ok, "Eski kamyon garajındaki Koca Cami'yi nasıl yıktığınızı, dere yatağını nasıl değiştirdiğinizi, kendiniz tarafından oraya kavşak konulduğu halde, bizim tarafımızdan düzenleme yapılmış gibi kamuoyunu kandırmaya çalışmış gibi Balıkesir halkı cevaplar bekleyecek. Raiç bedeli 750 bin lira iken çok kısa sürede 500 bin liraya düşüyor, nasıl düşürdüğünüzü izahını bekliyor bu halk. Trilyonların nereye gittiğinin sorusunun cevabını bekliyor Balıkesir halkı. Camiyi yıkmışsınız, Allah muhafaza bir sol parti, yada sağ parti camiyi yıksaydı ne dünyada bize yer bırakırlardı, ne de öteki dünyada. Ama kendileri camiyi yıkınca altında keramet arıyorlar. Siz imar değişikliği ile camiyi yıktınız, dere yatağını değiştirdiniz, kavşak düzenlemesini geçirdiniz. Adam bize projesini sunacak artık.Bu 4 milyon bağış aldık. Şunu düşünün 100 milyon satış oluyor, 25 milyon bağış oluyor. Ancak güç odaklarına çalışmayan, halkını düşünen hizmeti ibadet kabul eden bir ekip bunu başarabilir. Buna benzer bir çok konuyu hesap vermeye davet ediyorum. Restinizi görüyorum. Bundan sonrası kendilerinin vereceği karar. Hem bize hodri meydan çekip hem meydandan kaçarlarsa söylediklerinin tamamı iftira, karalama, saldırı, devletin gücünü kullanarak halka hizmet etmeye çalışanlara zul edenlerin maskesinin düşeceği yer olacak" dedi.
 
 
 

 

 

19 Eylül 2013 Perşembe

Dinlerarası Diyalog'a İslam'ın cevabı

Dinlerarası Diyalog'a İslam'ın cevabı 


 

http://www.youtube.com/watch?v=QZtqE9SEHpM

Fethullah Gülen'in Siyonist Örgüt ADL ile İlişkisi

Fethullah Gülen'in Siyonist Örgüt ADL ile İlişkisi



http://www.youtube.com/watch?v=gyuOV948SqU&feature=related


http://www.youtube.com/watch?v=gyuOV948SqU&feature=related

Adnan Oktar 33. derece Mason ünvanı alıyor!




Adnan Oktar 33. derece Mason ünvanı alıyor!


Geçtiğimiz günlerde Adnan Oktar'ın İtalya'dan Başpiskopos ve Mason misafirleri vardı. Büyük Mason Locası Büyük Üstadı Sn. Gian Franco Pilloni Adnan Oktar'a 33. Derece Mason belgesini takdim etti,... bu linkten izleyebilirsiniz:

İtalya u.m.s.o.i Büyük Locası Büyük Üstadı Sn. Gian Franco Pilloni'nin Sn Adnan Oktar'a takdim ettiği İtalya u.m.s.o.i Büyük Locası 33. derece Büyük Üstad Mason Belgesi:



 




F.GÜLEN'DEN İNCİLER.