Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes, ey kahpe rüzgâr
artık nereden esersen es.!.
artık nereden esersen es.!.
Değerli halkımız ve basın mensupları, yürütülen 28 Şubat soruşturmalarını hep beraber izliyoruz. Temennimiz odur ki, yüz binlerce insanın mağdur olmasına, başörtülü kız çocuklarının eğitim haklarının elinden alınmasına, İmam hatip ve kuran kurslarının kapatılmasına yol açan bu darbenin sorumlularının, en kısa zamanda yargı önünde hesap vermesi ve hak ettikleri cezayı almalarıdır. Fakat bu darbe sürecinin tek suçlusunun ordu içindeki darbe yanlısı askerler olamadığını, asıl önemli kanadın, 28 Şubat darbesinin sivil ayağı ve sivil darbeciler olduğunu herkes biliyor. Askeri suça teşvik eden, yardım eden sivil darbeciler de, darbecilik suçundan yargılanmalıdır.
Darbe süreci, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bilgisi dahilinde yürütülmüştür. Hazırlanan senaryoya göre, Refahyol hükümetini, görevden alarak, görevi Mesut Yılmaz’a veren Demirel 28 Şubat’ın baş aktörüdür. Darbeci subaylarla iş birliği yaparak Refahyol hükümetinin devrilmesinde en önemli rol ona aittir. 28 Şubat, irticaya karşı çıkma görüntüsü altında Ergenekocu anlayışın, devletin hazinesini soyma operasyonudur. Bu dönemde, yönetim kurullarında emekli askerlerin görev yaptığı, onlarca bankanın içi boşaltılarak, iflas etti görüntüsü verilip, bedeli, devlete, hazineye yüklenip, halkın sırtına 50 milyar dolar fatura yüklenmiştir. Bu banka hırsızlarından bir tanesi de Demirel’in yeğeni Murat Demirel’dir. Batan Bankası Ege Bank’ın zararını devlet ödemiştir. Darbe çetesinden aldığı talimatları “asker böyle istiyor” diyerek yerine getiren, baş aktör Demirel’de, devleti zarara uğratmanın ve darbecilerle iş birliği yapmanın hesabını yargı önünde vermelidir.
1997'nin Şubat'ında, darbecilerin medya ayağını oluşturanlardan, Mehmet Ali Birant “Askerleri medya olarak biz kışkırttık. Kimse bunun aksini söyleyemez. Kim, biz kışkırtmadık derse !, yalan söyler!, Hata yaptık.” İtirafında bulunmuştur. Türk Ceza kanunlarına göre darbe suçtur. Suçlaya yardım etmekte, bu suçun kapsama alanı içindedir.28 Şubat sürecinde Ali Kalkancıları, Fadime Şahinleri, Aczimendileri her akşam televizyonlara ve köşelerine taşıyarak, darbenin alt yapısının oluşmasında yer alan yazarlar ve medya patronları da yargı önünde darbe kışkırtıcılığının, yardım ve yataklık etmenin hesabını vermelidir.
Ayrıca, kanunda tanımlanmış irtica diye bir suç olmamasına rağmen, irticaıyla mücadele etmek için hukuksuz bir şekilde kurulan ve irticacı diye 11 milyon kişiyi fişleyen Batı Çalışma Grubu teşkilat şeması içinde yer alan tüm görev alanlar tespit edilerek, yaptıkları kanunsuz faaliyetlerin hesabını yargı aracılığıyla sorulmalıdır.
28 Şubat sürecinde askerlerin yargı mensuplarına iki kez verdiği brifingler, bu brifinglere katılan yargı mensuplarının askerleri ayakta hararetle alkışlaması 28 Şubat'ın simgelerinden biri haline gelmişti. Ankara Cumhuriyet savcısı Mustafa Bilgili, 28 Şubat'ta Genelkurmay'ın irtica brifingine katılan hakim ve savcılar için başlattığı incelemede, katılımcıların isimlerini istediğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu konuyla ilgili hukuki takibat hızla yürütülmelidir. Bu dönemde Genelkurmayın irtica brifingine katılan hukukçuların ne yazık ki, bir kısmı hala görev başındadır. Bu konuda geç kalınmadan, tarafsızlığını yitirmiş ve emret komutanım çekercesine yargının bağımsızlığına gölge düşüren hukukçular görevden alınmalıdır. Hukuku değil de, Genelkurmayın talimatlarını baz almayı, baştan peşinen kabul ederek bu brifinge katılanların, adaletle, hukukla alakaları kalmamıştır.
Askerden talimat alan hukukçular, aldıkları emrin gereğini yerine getirmiş, 28 Şubat dönemine, manşet ve haberleriyle en büyük tepkiyi gösteren Akit gazetesi bu hukukçular eliyle, maddi ve manevi olarak çökertilmeye çalışılmıştır. Gazete binası defalarca kaleşnikoflarla taranmıştır. Saldırının failler meçhul kalırken, saldırılara uğrayan gazete ise, savcı ve polisler tarafından defalarca basılarak çalışanlar taciz edilmiştir. Gazetenin basım ve yayımı askerin yönlendirdiği hukukçular tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Akit gazetesi yazarı Asım Yenihaber’in, “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” başlıklı yazısı nedeniyle, 312 general tarafından gazeteye 1 trilyon TL'ye yakın, dünya tarihinde rekor olabilecek tazminat davası açılmıştır. Aynı süreçte skandal şekilde bu dava, Akit Gazetesine cezaya hükmedilerek, darbecilerin istediği şekilde bitirilmiştir. 312 general davasını organize eden ve davada müşteki olarak yer alan generallerden bir çoğu Balyoz ve Ergenekon davasında sanık olmuştur.
Salih Mirzabeyoğlu hakkında, hiçbir delil ve tanık olmamasına rağmen, son olarak 2001 yılında sonuçlanan davada idama mahkum edilmiş, Türkiye'de idam uygulaması olmadığı için Mirzabeyoğlu müebbet hapis cezası verilmiştir. Mirzabeyoğlu'nu idama mahkum eden hakim sonradan yaptığı itiraf gibi açıklamada "Kararın adil olduğunu söyleyemem" demiştir. Darbecilerden emir alan hukukçular Abdurrahman Dilipak’ı haksız yere, hayatını alt üst eden tazminat davalarıyla karşı karşıya bırakarak, sadece “hakkımı helal etmiyorum” dediği için evine haciz gelmiştir. Tüm bunlar darbeci askerlerden brifing alan hukukçular marifetiyle olmuştur.28 Şubat süreci siyasi davaları yeni baştan görülmelidir. Ayrıca yargının bağımsızlığını zedeleyecek fiil ve davranışta bulunan hukukçular, adalet önünde bunun hesabını vermeli, görevde olanlar derhal görevden alınarak, 28 Şubatta, bağımsızlığı şüpheli hale gelen yargı aklanmalı ve onuru iade edilmelidir. Bağımsız yargının askerden emir alması kabul edilemez.
Diğer bir konuda, darbelere mesnet olan iç hizmet 35.madde ve darbeye zemin hazırlayacak diğer maddelerdin bir an evvel kaldırılmasıdır. Senelerce, defalarca konuşulmuş olmasına rağmen hala bu maddenin kaldırılmamış olmasını anlayamıyoruz. Bu konun bir sonuca ulaştırılamamış olması halkta, “Hükümet daha ne bekliyor?, birilerinden mi çekiniyor?” yorumlarına yol açmaktadır. Bir ülkede halkın üstünde güç yoktur ve hükmettin tek çekineceği merci halktır. Halkın isteklerini yerine getirebilen kalır, getiremeyen gider. Biz insan hakları savunucuları ve darbe karşıtları olarak, Meclis açılır açılmaz, bu çağdışı maddenin derhal kaldırılmasını bekliyoruz. Halk darbelere mesnet, iç hizmet kanunu konusunda, beyanat değil sonuç istiyor!. Açıklamamıza burada son verirken, Kabei Muazamada, putkıran İbrahim Halilullahın makamında, Arafatta, Minada hac görevlerini yerine getiren ümmeti Muhammede, hacınız mübarek olsun diyor ve tüm İslam ümmetinin kurban bayramını tebrik ediyoruz. Katıldığını için hepinize teşekkür ediyoruz.
KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI VE DAYANIŞMA DERNEĞİ ADINA
BAŞKAN YARDIMCISI ORHANGAZİ ERGİN.
BAŞKAN YARDIMCISI ORHANGAZİ ERGİN.
İrtibat tel: 0535 234 44 79
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder