31 Mayıs 2018 Perşembe
Zerdüşt dinindeki cennet cehennem hakkındaki bilgi.
Zerdüşt dinindeki cennet cehennem hakkındaki bilgi
Samuel Noah Kramer, Mythologies of Ancient World'de(America, 1961, s.358-360) bulunuyor. Buraya göre, ölünün ruhu üç gün durduktan sonra korkunç Sinvat Köprüsü'nden (Sırat) geçiyor.Adam dünyada iyi işler yapmışsa güzel bir kız onu karşılıyor. İlk adımda cennetin iyi düşüncesine, ikinci adımda iyi sözüne, üçüncüde iyi olaylarına, dördüncüde parlak sonsuz bir ışığa girer. Eğer insan iyi değilse, cesedi bırakmayan ruhu, bir cin Sırat Köprüsü'nden geçirir. Onu fena bir kadın alır; fena söz, fena düşünce, fena olaylardan geçerek fena cinlerle karşılaşır. Diğer bir anlatıya göre de ölüler canlanıp ruhlarıyla birleşiyorlar. Hepsi, içinde kurşun kaynayan bir kazana atılıyor. İyi olanlara bu ılık süt gibi geliyor. Üç gün sonra hepsi oradan çıkarılıyor. Ölümsüzlük içkisi veriliyor ve ölümsüz oluyorlar.
http://www.enfal.de/dinlertarihi/dinler%20tarihi/dinler2/Sumer%20Dini/1.htm
Nuh peygamber kimdir? Hangi çağda, hangi uygarlıkta yaşamıştır.
Nuh peygamber kimdir? Hangi çağda, hangi uygarlıkta yaşamıştır.
Dünyada çeşitli dönemlerde olusmuş kavim ve uluslarda tufan ile ilgili anlatımların geneli Sümer anlatımlarındaki yaşanmış olanlarla ilgilidir.
Sanskrit yazıtlarında devasal bir tufandan sonra sadece aziz Manu'nun Hinduizmin telsis inancındaki ikinci tanrı Vishnu tarafından kurtarıldığı anlatılır. Çin efsanelerinde ise Nuwa'nın insanı çamurdan yarattığı söylenir. Bu efsanede Nuwa su tanrısı Gonggong'un gökyüzü deliklerinden akıttığı suların deliklerini renkli taşlarla kapatarak tufanı sonlandırdığı anlatılır.
Eski Ahit Tevrat, yaratılış 6, 7, 8 bölümlerinde 40 gün sürdüğü anlaşılan tufan ile ilgili şunlar anlatılmaktadır; << Allah, dünyayı kapsayan kötülüğün ve kirlenmiş insanlığın yok edilmesine karar verir.
Sadece yaşamayı hak eden Nuh'tan Allah bir gemi yapmasını ve her tür hayvandan birer çift almasını ister. Sonra sular yükselmeye başlar ve dağların zirveleride dahil yeryüzünü tamamen su kaplar. Dünya yüzeyini 150 gün kapsayan sulardan dolayı Nuh'un gemisindekiler haricinde dünyada insan ve hayvanların tamamı yok olur. >>
Bu anlatımların bilim ve akıl dışı mantıksızlığını o dönem yapılan bir gemiye milyonlarca tür kara hayvanının alınamayacağı gerçeğinde görmekteyiz.
Tevrata göre Amerika kıtasıda dahil Avusturalya, Afrika, uzak Asya, Avrupa ve kutuplarda yaşayan hayvanların hepsinden birer çift alan Nuh peygamber, 137 metre uzunluğunda, 26 metre genisliğinde, 16 metre yüksekliğindeki gemisine hepsini sığdırmış oluyordu !!!
Kuran'da Nuh tufanı ile ilgili bilgi verilirken Allah'ın Nuh'a bir gemi yapması ve kendisine inananlarla beraber her hayvandan birer çift gemiye almasını söyler.
Kuran'dan anladığımıza göre Allah'ın yok etmek istediği insanlığın ve dünya yaşamı tamamı olduğunu bilemiyoruz. Kuran'da Allah sadece Nuh peygamberin kavminin Hak ve adelet göz etmeksizin sapkınlığa düşmelerinden sonra cezalandırılmasından söz eder.
1929 yılında Sümer Ur kentinde yapılan arkeolojik araştırmalardaki kazılarda arkeologlar selin getirmiş olduğu, iki metre yüksekliği olan çamurdan oluşmuş katmana ulaşmışlardı.
ilginç olan ise bu çamurların içinde uygarlık eşyalarının bulunması gerçektende bu bölgede bir tufanın gerçekleşmiş olduğunu göstermekteydi.
Diğer Sümer kentlerinde de aynı çamur katmanın olması bize bu bölgede anormal boyutta ani bir sel veya tufanla yaşamın sekteye ugradığını gösteriyordu.
Sümer ve Akad yazıtlarındaki tufan ile ilgili bilgileri toplayan bilim insanları, bu yazıt ve çamur katmanlarından edindikleri bilgilerle tufanın m.ö 3500 - m.ö 3300 yılları arasında gerçekleştiğine dair kesin ortak kanıyada varmışlardı.
Gılgamış destanının anlatıldığı Sümer, Akad ve Hitit yazıtlarında Nuh Tufanı ilgili öykü anlatılmıştı.
Bu yazıtlarda gerçektende Gılgamışın ölümsüzlük iksirini/ağacını bulabilmek için danıştığı ve büyük bir tufan olacağını göksel varlık Anki/Enki'nin haberdar ettiği Shuruppak kentinde yaşayan Ziusudra isimli bilge kişilikten söz edilmekte.
Ziusudran'ın yaşadığı kent isminin sonudanki Pak sözcüğü günümüz Türkçesinden lekesiz anlamında kullandığımız "Pak" ve "Ap ak" sözcükleriyle aynı kökten gelmedir. Kanımca önündeki Shuru sözcüğü günümüz Türkçesinde beraber yol alanlar, beraber devam edenler anlamına gelen "Sürü" "Sürmek" tanımlamasından gelmedir, çünkü Anu, karakumda Sümerlerden önce oluşan, sümerlerinde göç ettikleri uygarlıkta isimleri Gök Suriler/Sürüler bazende Süyrüler olarak yazılan bir uygarlık tanımlaması söz konusudur.
Kuzey Irak, aşağı mezopotamya gibi bir bölgede büyük bir tufan olacağını ve aylar öncesinden başlattığı gemi yapımıyla bir kısım insanı kurtaran Ziusudra, yazıtlardan da anlaşıldığı gibi insanlarıda uyarmıştı.
Çağımızın ileri teknolojisiyle bile günümüzde ne zaman bir tufan olacağı tam olarak kestirilemezken 5 bin yıl öncesinde Ziusudra/Nuh peygamberin bu tufandan haberdar olması, bize Tengri/Allah'ın Nuh'u tufan öncesinde haberdar ettiğini göstermektedir.
Kuran'da anlatılan Nuh tufanı, Sümer yazıtlarında ve devamı olan diğer uygarlık yazıtlarında anlatılan tufan öyküleriyle bire bir örtüşmektedir.
Gılgamış destanındaki anlatımlarda Nuh peygambere Tengrinin gönderdiği göksel varlik Anki/Enki ile yakında büyük bir tufanın olacağı bildirilmiş, gemi yapması söylenmişti. Gerçektende güney Irak'ta yapilan arkeolojik araştirmalar sonucunda büyük bir tufanın, Shurupak kentinde de oluştuğunu gösteren toprak katmanlarda delillerin olması, Semavi inançlarda ismi Nuh/Noé olarak geçen peygamberin aslında ön Türk Sümeri Ziusudra olduğunu gösteriyordu.
Nazi Almanyası döneminde Türkiyeye sürgün edilen ve Türk üniversitelerinde de ders veren ünlü Asurolog, Prof. Landsberger tufanla ilgili tarihi yazıtları okumuş, Nuh peygambere Sümerlerde Ziudsudra ismi yerine Akadlarda kullanılan "Utnapiştim" ismini kullanmıştı.
Şimdiye kadar Sami dillerde Nuh, Ziusudra ve Utnapiştim isimlerinin tam manada ne anlama geldiği bilinmemektedir.
Alman asurolog Friedrich Delitzsch " Sumerische Sprachlehre, 1914 leipzig, s. 206" eserinde Nuh sözcüğünü Sümerce insan, türemek, tohum anlamına gelen "NU" sözünden Sami kavimlere geçtiğini söylemektedir.
Poppe, N. Bemerkungen zu G. J. Ramsted´s Einführung. 1990 Helisinki. Eserinde NU/Nuh sözcüğünün Altay/Turani dillerinden olduğunu ve ne anlamlara geldiğini yazmaktadır. Poppe'nin tarihi tespitleri şunlardır; Gold dilinde NAI, Kore dilinde NEI, Monğol dilinde ise NIALMA'dır.
Hepside insan/insanlık anlamında kullanılmaktadır.
Türkmenler bir kimseyi övmek istediklerinde NAY başı söylemini kullanırlar. Bu söylemin anlamı; insanların en seçkini demektir.
Bu sözcüklerin kökenini yine aynı anlamlarla Sümercede de görmekteyiz. Sümerlerde NU sözcüğü, Insan,türemek,tohum anlamında kullanılıyordu.
Akadlarda tufan anlatılırken Nuh peygamberin ismi bazen Atrahasis bazende Utnapiştim olaraktan kullanılmıştı. Bu isimlerle anlatılan tufan öyküleri Sümerlerdeki anlatımla neredeyse aynıdır, sadece Akad yazıtlarında Atrahasis, tufandan kurtularak tanrılardan ölümsüzlüğü aldığı anlatılır.
Kanımca Prof.Landsberger, Utnapiştim ismi kökeninin Sümerlerde Nuh peygamberle ilişkili olmasından dolayı bu ismi kullanmış olmalı.
Bu isim Nuh peygamberin bir lakabıda olabilir.
Çünkü ismin başında olan "Ut/Utu sözcüğü sümercede Tengri anlamları içerir.
Sümerler UD/ID sözcüğünü güneş ve ay'ı tanımlamak için kullanırken ekledikleri "Dingir" sözcüğüyle ay ve güneşinde hakimi Tengri olduğunu yazıtlarına yazmışlardı.
Bu tanımlama Akadlarda Ut/Utu ismiyle güneş tanrısına dönüştürülmüştü.
"NA" sözcüğü ise yeryüzünün ve evrenin tek hakimi anlamları içeren "An-Nu-Na" tanımlamasının içinde geçmektedir.
Nasıl günümüzde kullandığımız "Abdullah" ismi "Allah'ın kulu" anlamına geliyorsa Nuh peygamber olarak gösterilen "Utnapiştim" ismininde bu tür anlamları olabilir.
Eski ve yeni Yunancada Yunanlılar Sümeri Ziusudra ismini "Xisoudhros" olarak vermektedirler.
Eski Yunanlılar eski zamanlardan kalma destan ve efsaneleri kendilerine uyarlayarak kullandıkları gibi Nuh ve tufan anlatımınıda kendilerine uyarlamışlardı. Yunan ırkının oluşumu Larousse ansiklobedisinde Zeus öyküsüyle şöyle anlatılmaktadır;
Tanrı Zeus, insan soyunu yok etmek amacıyla yeryüzünü sular altında bıraktığında yalnızca Deukalion ile karısı Pyrrha bu cezanın dışında tutulabilecek kadar dürüst kabul edilirler.
Karı ve koca, bir gemi yaparak dokuz gün sular üzerinde dolaştıktan sonra, Tesalya'daki bir tepede karaya çıkarlar. Dünyayı yeniden insana kavuşturabilmek için toprağa erkek ve kadına dönüşen taşlar ekerler. Böylelikle ikisi de Yunan ırkının ataları olarak kabul edilir.
Çağdaş açıklamalar bu taşların varlığını kimi zaman bir volkan püskürmesine, kimi zaman da Tesalya'da dağınık olarak bulunan Yunan çağına ait çok sayıda dikili taşa bağlamaktadır.
Görüldüğü gibi Yunanlılar, Absu ünvanlı Anki/Enki'yi Poseidon yaptıkları gibi, Sümeri Tengri kağanı Nuh/ Zi-ud-sudra'yı bazen Deukalion, bazende Xisoudhros yapmışlar, Tengri yerinede Zeus'ü koymuşlardı.
Sümeri Dumuzi/Tammuz Adonis ismiyle eski Yunan tanrılar panteonuna eklenmiş, Dumuzinin eşi İn Anna aşk tanrıçası olarak baştan Akadlarda İştara, eski Yunanlılarda Afrodite, Romalılarda ise Venüse dönüştürülmüştü.
Gılgamışın maceraları ise birebir alıntılanarak Herküle, Gılgamışın arkadaşı Enkuduyla öldürmeye gittikleri sedir ormanlarında yaşayan Humbaba ise tepesinde gözü olan Herkülün öldürdüğü deve dönüştürülmüştü.
Nuh peygamberin isminin anlamı ön Türkçe Sümercede, "Zi" yaşam, can, ruh anlamına gelmektedir, "UD" zaman, SUDRA'da uzun anlamına geliyor.
Bu sözcüklerin bileşiminden olan ismin anlamı "Uzun ömürlü" demektir.
Kuran, araf süresi 133'cü ayetinde Allah, Sümerlerin yanlışa düşmelerinden dolayı tufandan önce uyarılar gönderdiğine ve bu insanların büyüklük taslayarak Hak inancından uzaklaştıklarına vurgu yapıyor.
Kuran'a göre, Sümerler inançlarını yozlaştırarmaları sonucu, tek, ebedi Tanrı olgusunu terkedip, kağanları ve göksel varlıkları ilahlaştırarak tapınma nesnelerine dönüştürüldüğü anlatılmaktadır. Bu varlıklara tapınılan bir inanç yarattıkları için, Araf 59 suresinde Nuh peygamberin resul/yol gösterici, tekrar tek mutlak varlığa inanılmasını öğütleyen, uyarıcı olduğunu Kuran'da görmekteyiz.
Sümer yazıtlarında da Nuh/Ziusudra'nın Tengri'nin bir kağanı olduğu açıkça belirtilmektedir.
Sonsuz mavilik anlamına gelen Tengri sıfatı "An-nu-na", yani evrenin ve dünyanın tek hakimi ancak yeryüzünde temsilciler seçme kuralının burada da uygulandığı görülmektedir.
Üstelik Sümerler inanç önderi kağanlarına "Nabu" ünvanı veriyorlardı, bu tanımlamayı hala günümüzde görev itibariyle peygamberden biraz daha düşük görev alan Allah'ın elçisi, yol göstericisi anlamları içeren "Nebi" olarak kullanmaktayız.
Tengri inancı ve İslamiyette dahil diğer semavi inançlarda Nuh'un, yol gösterici bir peygamber/kağan olduğuna bu inançların hepsinde inanılmıştır.
Nuh Peygamberin, Sümercede uzun ömürlü anlamına gelen "Zi-ud-sudra" gerçeğini Kuran'ı kerimin Ankebut süresinin 14'cü ayetinde Nuh'un uzum ömürlü vurgusunda da görmekteyiz.
Nuh Peygamber ile M.ö. 600'lü yıllarında yazılmaya başlanan Tevrat arasında 2400 yıl zaman aralığı vardır. O çağlarda İsrail oğulları ve Arapların isimleri değil cisimleri bile yoktu.
Keza sitemizdeki yazılarda çölden yeni çıkan İbranilerin Sümer Tengri inancının yozlaşmıs hallerini Babillilerden alarak kendilerine uyarladıklarını, bazende nerede duracaklarını bilemediklerinden şaşırıp yanıldıklarını delilleriyle yazdık.
Örneğin, Sümeri gök yüzünün bakir saf kızı anlamına gelen Kısıkıl lilla'nın Lilitu ismiyle yozlaştırılmış anlatımlarını Akadların devamı uygarlıklar olan Asur ve babillilerden almışlar, Lilith ismiyle kötülüklerin anası, cennette Havva'yı kandıran yılanımsı, şeytanımsı varlık olarak betimlemişlerdi. İbraniler kendilerini temiz,seçilmişler gösterebilmek için öykülerinde bu kızı kendileri hariç diğer milletleri doğuran İştar tapınağının fahişesi olarak göstermişler, fakat fahişe tapınağının başı olarak gösterdikleri İştar'ı ise başka yazılarında Yahudileri Babil sürgününde katliamdan kurtaran Eşthere dönüştürmüşlerdi.
Oysa Tengri'nin kadın piri/kağanı Sümeri İn Anna'nın Akadlarda aşk ve sevgi tanrıçası olarak İştar'a dönüştürülmüştü. İbraniler ise fahişe yaptıkları İştar'ı daha sonra Babillilerin inanç öykülerinide araklayarak Tevratı oluşturan 21'ci kitabı yazan, yahudileri Babil sürgününde katliamdan kurtaran kadın yapmışlardı.
Gerçekteden o dönem çölden yeni çıkan bedeviler olmalarından ileri derecede gelişmiş, muhteşem uygarlık ve inancı karşısında nerede, neye inanacaklarını, nerede duracaklarını şaşırmışlardı.
Tevratın 21'ci kitabını olusturan bu öyküde, Yahudileri Hamman isimli Pers vezirin elinden kurtaran Eşthere yardım eden amacasının ismi ise Mardoşe idi. Fakat bu isimde o dönem Akadlarda mezopotamyanın en büyük tanırısı olduğuna inanılan eski Aramicede Marduk'un hizmetkarı anlamına geliyordu.
Marduk sözcüğü ise Sümerlerden alıntılanan MarUd/Ut Tengri tanımalamasının Akadlarda değişikliğe uğramış biçimiydi.
Eski efsane ve inançları kendilerine uyarlayan İbranilerin anlatımlarında anlatılan Nuh ve tufan öyküleride Tengri inancı kökenli Sümerlerden Akad ve sonraki uygarlıklardan alıntılanmış, İbranilerin kendilerine uyarladıkları öykülerdir.
Hak inancının bilinen tarih olaraktan 40 bin yıl öncesine dayanan peygamber/kağanlar sinsilesinden gelmiş olmasından dolayı Tengri inancının kalu beladan beri var olan tek Hak dininin öncesi olduğunu söyleyebiliriz.
İsim anlamlarının aynı Kuran'da da olması Sümerlerde Nebu ünvanlı bilge kişilik olarak Shuruppak kentinde Ziusudra ismiyle Nuh peygamberin yaşamış olması, Nuh peygamberi kalu beladan beri var olan Hak inancının ön Türk Peygamberi olduğunu göstermektedir.
Bu bilgiler, kimsenin inkar edemeyeceği tarihi yazıt ve silindir damgalarda delilleri olan, isim ve tanımlamaların aynı özellikleriyle Türkçede de kullandığını gösteren gerçek bilgilerdir.
İddia ediyoruz, M.ö 3500'li yıllarında Anu'dan göç eden Sümeri neslinden olan Nuh peygamberin yaşadığı çağda Türki/Turani uygarlıkların göstergesi delilleri olan Sümerler gibi eklemeli yazım özellikli dil konuşan, günümüz Türkçesinde de ortak anlamlı sözcükleri olan güney İranda oluşmuş Elamlılar haricinde kimse bir uygarlık ismi bile veremez.
Çünkü o zamanlarda ne uygarlık ve milletler, nede günümüzde isimleri bilinen inançların hiç biri henüz oluşmamıştı.
O dönem sonsuz mavilik anlamına gelen Anu kökenli tek mutlak varlık inancı olan kalu beladan beri inanılan An/Tengri/Dingir isimli bir inanç vardı.
Nuh/Ziusudra ise bu inancın bilge kağanı,peygamberiydi.
Birde kendilerini Nuh peygamberin Sam isimli oğlunun zürriyetinden gelenler olduklarını iddia eden, uygarlıkla en son tanışan bedevi Emevi Arap ırkçılarının Türklere hakaret etmek için uydurdukları hadisleri Kuran'ın gerçekleriymiş gibi gösterterek Türkler hakkında yorum yapan, çağının zır cahili Said-i Kürdi isimli Kürt ırkçısından da söz etmek gerekir.
Zamanında kurtuluş mucadelesi verilirken ingilizlerden aldığı destekle, fetvalarıyla zamanının apo'su şeyh Said eşkiyasına adam toplamayı görev edinen Kuvayı milliye düşmanı Said i nursi, Türklerin yafesin oğlu mecücün, yani şeytanın zürriyetinden gelenler olduklarını iddia etmişti. Ziusudra'nın yani Nuh peygamberin Anu'dan göç edenler soyundan olarak ön Türk Sümer uygarlığına ait kişilik olduğuna dair bilgilerin tarihi delillerle ispatlanmış olmasından sonra, Said i Kürdi(nursi)takipçileri zürriyetlerini ve Emevi Arap hadisleri kökenli inançlarını nerelere dayandıracaklar bayağı merak konusu...
https://kokler-ve-kanatlar.webnode.fr/products/nuh-peygamber-kimdir-hangi-çağda%2C-hangi-uygarlıkta-yaşamıştır-/
SÜMERLERİN İNANCI
Solda Güneş,ortada Balık,sağda hilal.
Sümer, Sümerliler, M.Ö. 3500 - M.Ö. 2000 yılları arasında Güney Irak'ta (Mezopotamya) yerleşik olan, medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölge ve medeniyet. Mezopotamya'da ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini Sümerliler atmıştır. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Mezopotamya'da Sümerlilerde ortaya çıkmıştır.
"Yaratılış" ve "Tufan"a ilk kez Sümerlilerde rastlanır.
SÜMER DİNİ
Sümer, Sümerliler, M.Ö. 3500 - M.Ö. 2000 yılları arasında Güney Irak'ta (Mezopotamya) yerleşik olan, medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölge ve medeniyet. Mezopotamya'da ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini Sümerliler atmıştır. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Mezopotamya'da Sümerlilerde ortaya çıkmıştır.
"Yaratılış" ve "Tufan"a ilk kez Sümerlilerde rastlanır.
SÜMER DİNİ
Sumer dini çoktanrılı bir dindi. Dünyada, evrende, doğada görülen, hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı. Tanrılar insan görünümünde, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. İnsanlar gibi, onlann da çocuklan ve eşlerinden oluşan aileleri bulunuyordu. Bu aileler kral gibi bir Baştanrı altında toplanmışlardı. Tanrılar da insanlar gibi sever, üzülür, kızar, kıskanır, kavga eder, kötülük yapar, hastalanır, hatta yaralanabilirlerdi. Yer, Gök, Hava, Su Tanrılan yaratıcı, diğerleri yönetici ve koruyucu Tanrılardı.
Her şehrin bir koruyucu Tanrısı vardı. O Tanrı, şehrinin iyi yaşam sürmesinden sorumlu idi. Onun gücü, şehrinin iyi veya fena olduğuna göre değişirdi. Bunlara aym zamanda diğer şehirlerde de tapılırdı. Bu şehir Tanrıları, evrenin yönetimini aralannda bölüşmüşlerdi. Tanrılara ait listelerde 1500 kadar Tanrı adı bulunması, Sumerlilerin ne kadar çok Tanrı yarattığını göstermektedir.
Tanrıları insan şeklinde algılamalan, Tanrıları şehirlerin dışında evren ve doğa Tanrısı olarak geliştirmeleri ve onlan uyumlu bir sistem içine almalan, Sumerlilerin önemli ruhsal başanları olarak kabul edilmektedir. Tanrılar yalnız evrende değil, insanlarm yaşamına da girerler. Örneğin, yorulmak bilmeden gezen Güneş Tanrısı Utu, her şeyi görür, adaleti korur, insanlara yardım eder, ciğer falı bakanlann piridir. Bilgelik ve Su Tanrısı Enki, insanlann ve sihirbazlarm koruyucusudur. Venüs yıldızını simgeleyen Tanrıça İnanna, âşıklann ve savaşçılann koruyucusudur (10).
Sumer'de Tanrılar istediklerini yapar; onlar, insanlara ne istediklerini bildirmez. Ancak insanlar onlara, kendilerinden istenileni sorarak öğrenebilir. Bu, kurban edilen hayvanlann karaciğerlerindeki işaretlere göre anlaşılır. Bu işaretlerin ne olduğu, neyi anlattığı, bu hususta yazılmış kataloglarda bulunur; rahipler ona göre onlan yorumlar. Ayrıca rüya ile de Tanrı istediğini bildirir. Tanrının yapılacak bir işi uygun görüp görmediğini anlamak isteyen; mabede gider, kurban keser, dua eder ve uykuya yatar. Gördüğü rüyanın olumlu veya olumsuz olduğunu da ancak rahip yorumlar.
Sumerliler, bu Tanrılar dünyası üzerine pek çok efsane geliştirmişler; şiirler yazmış, ilahiler bestelemiş, törenler düzenlemiş ve bütün bunlar yazıya geçirerek zamanımıza kadar ulaşmasını sağlamışlardır.
Sumer'de Tanrı kızmaya görsün, kendi ülkesi bile olsa yakıp yıktırır. Sumer Tanrılannın babası Tanrı Enlil, Akad krallarının yaptıklarına kızarak gözlerini dağlara çeviriyor ve oradan barbar ve vahşi Gutileri çekirge sürüleri gibi getirterek Agade'yi ve hemen hemen bütün Sumer'i kırıp geçirtiyor. (S.N. Kramer, The Sumerians, s.66.)
Sumer'de Tanrı Enlil, Tanrılar meclisinde Ur şehrinin yıkılmasma karar vermiştir. Şehrin Tanrısı buna ne kadar üzülse elinden bir şey gelmez. Gelen ordular Tanrının dünyadaki araçlarıdır.
Sumer'de krallann nasıl sarayları varsa Tanrıların da öyle evleri olmalıydı. Bunun için "Tanrı evi" adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanlan yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı.
Tecavüz, Sumer efsanesine bile konu olmuş. Tanrı Enlil, Tanrılann başı olduğu halde, evlenmeden önce karısını aldatarak zorla tecavüz ettiği için Tanrılar meclisince yeraltı dünyasına sürülmüş (18).
Eğer adam, nişanlı bir kızla şehirde yatarsa her ikisi de taşlanarak öldürülüyor.
Sumer'de krallann nasıl sarayları varsa Tanrıların da öyle evleri olmalıydı. Bunun için "Tanrı evi" adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanlan yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı.
Tecavüz, Sumer efsanesine bile konu olmuş. Tanrı Enlil, Tanrılann başı olduğu halde, evlenmeden önce karısını aldatarak zorla tecavüz ettiği için Tanrılar meclisince yeraltı dünyasına sürülmüş (18).
Sumer'de tecavüz de fena sayılmış. "Hür bir adamın kızı yolda tecavüze uğrarsa; anne, babası onun sokakta olduğunu bilmemişlerse, kız onlara 'tecavüze uğradım' derse, anne, baba onu zorla erkeğe karı olarak verecekler." (The Ancient Near East, Supplementary Texts and pictures Relating to old Testament, Editted by James B. Pritchard, Princton, 1969, s.89, 90.)
"Eğer bir adam kız olan nişanlanmamış bir genç kadınla yatarsa ve onları bulurlarsa, adam genç kadının babasına 50 şekel (şekel Sumerlilerden Akadcaya geçen bir ağırlık ölçüsü birimi) gümüş verecek ve kadın onun karısı olacak."
Eğer adam, nişanlı bir kızla şehirde yatarsa her ikisi de taşlanarak öldürülüyor.
Taşlanma cezası Sumerlilerin eski çağlarında varmış. Fakat değişik bir nedenden İÖ 2200'lerde Lagaş Kralı Urukagina tarafından yapılmış sosyal reform metninde, geçmiş zamanlarda olduğu gibi iki koca almaya kalkan kadınlar(zina yapan kadınlar) ve hırsızlann; bu fena hareketleri yazılı taşlarla taşlanacakları bildirilmektedir (l6). Daha sonra yazılan kanunlarda bu taşlanma konusu bulunmuyor.
Sumer'de sosyal adaleti koruyan Tanrıça, senede bir kere insanlan iyi veya fena hareketlerinden dolayı yargılar, kötüleri cezalandırır.
Sumer Tanrılannın esas adlarından başka, niteliklerine göre diğer adları da vardı. Babilliler bu adlardan 50'sini yeni yarattıkları Tanrı Marduk'a vermişlerdir.
Sumerlilere göre ölüler, "kur" adlı karanlık, dönüşü olmayan bir yeraltı dünyasına gidiyorlar.Sumerlilere göre burada tekrar dirilme yok.Fakat yeraltı dünyası, Tanrıları, rahipleri, ölenlerin gölgeleriyle (ruhları)oldukça hareketli bir yer. Buradan bazı özel durumlarda gölgeler yeryüzüne çıkabiliyor. Gılgamış'ın çağrısı üzerine arkadaşı Enkidu'nun gölgesi çıkarak iki arkadaş konuşuyorlar.
Sumer dininde yeraltındaki ölülerin ruhları için yiyecek ve kurbanlar sunulmazsa, onlar yeryüzüne çıkarak insanlara rahatsızlık veriyorlar. Ölenlerin arkasından çok fazla ağlayıp sızlanmak onları sıkıyor.
Sumerliler, kendilerinin, Tanrılar tarafindan seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlar.Tevrar'ta Yahve, İsrailoğullarını üstün bir kavim yapmıştı. Tevrat Tesniye 14:6;
Sumerliler, dünyadaki bütün olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırlardı.
Sumerlilerde 7 sayısı çok önemlidir. 7 gün geçmek, 7 dağ aşmak, 7 ışık, 7 ağaç, 7 kapı gibi.Sumer yeraltı dünyasının da 7 kapısı bulunuyor.
Sumerliler,Tanrılarını sevindirmek, onlardan bir istekte bulunmak, hastalıklardan kurtulmak için veya yaptıkları adaklara karşılık kurban kestirirlerdi. Bu kurbanlar sakatsız ve hastalıksız olmalı ve kurban sahibi vücutça temizlenmeliydi. Kurbanlar, rahipler tarafindan özel dualarla kesilirdi. Kurbanın sağ kalçası ve iç organlan Tanrıya takdim edilir, gerisi etrafta olanlara dağıtılırdı.
Sumer'de Erhanedan devrinde Ur Kral mezarlanna göre, Kral ve Kraliçeler askerleri ve etrafındakilerle birlikte gömülürdü.Fakat metinlerde her türlü kurban yazılmasına karşı insan kurbanı yok. Buna mukabil İsrail'de, Yunan'da insan kurbanı yapılmış. (Cyrus Gordon, The Common Background of Greek and Hebrew Civilization, New York, 1966, s.225.) İbranilerde ölü veya dirileri kıvandırmak veya şahıslann sağlığını korumak için Tanrı ile bir tür anlaşma olarak insan kurbanı yapılmış. (Tevrat, Sauel N 21: 6-9; Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik, İstanbul, 1966, s.142.)
Sumerlilerde, okul tabletlerine göre 6 gün çalışma,7. gün dinlenme var. Bu Yahudilere Sabbat olarak geçmiş. On emirde "Sabbat'ı düşün, onu kutsal gün olarak gör!" deniyor. 6 gün çalıştıktan sonra, yedinci gün Tanrıya adanmış bir dinlenme günü oluyor.
Yahudilere göre Tanrı 6 günde dünyayı yaratıp yedinci gün dinlenmiş. Bu günün cumartesi olması da Babillilerden geçmiş. Babilliler her ayın 7.gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı. Bu üzgünlüğü ve nefis terbiyesini ifade eden ve Satürn gezegenine adanmış bir gündü (İngilizce'de Saturday, Satürn gezegeninden gelen bir gün adı, yani Cumartesi). Satürn kötü güçlerin temsilcisi idi. Yahudiler bu günün anlamını değiştirerek onu neşeli bir hale koymuşlardır. Onlar Cumartesi gününü Tanrı'ya dua ederek, kitaplar okuyarak çeşitli eğlencelerle geçirirler ve en ufak bir işe el sürmezler.
Sumer yazarlarına ve ilahiyatçılarına göre her insanın ve ailenin bir şahsi Tanrı'sı veya Tanrısal baba yerine geçen iyi bir meleği vardı. Bu,bir fal, bir rüya veya görünen Tanrı ile bir anlaşma yapılarak belirlenirdi.Bunun görevi,Baştanrılardan,ait olduğu kimse için sağlıklı ve uzun ömür dilemek ve onun isteklerini Tanrılar meclisine iletmek.
Sumer Tanrılarının gökte toplandıkları Duku adında bir yerleri var.
Sumer'de Tanrı sadece bir kez duvar arkasından konuşuyor (Bilgelik Tanrısı Enki, Tufanın olacağını, Nuh'un karşılığı olan Ziusudra'ya duvar arkasından söylemiş). Tanrılar insanlara yapacakları işleri rüyalarda bildiriyor. Bunlardan başka fal ve kehanet yoluyla insanlar, Tanrıların isteğini öğreniyorlar.
Sumer'de rüyalar Tanrı bildirisi olarak yorumlanıyor.Aynı şekilde Sumer Kralı Urzababa'nın yanında çalışan Sargon, gördüğü rüyayı Krala söyleyince, Kral "Benim yerime kral olacak" korkusuyla Sargon'u öldürmek istiyor. (Jerrold S. Cooper, Sargon and Joseph, Dream Come True, Biblical and Related Studies, Presented to Samuel Iwry, Indiana, s.33-35.)
Sumer mabet ve saraylarının yapılışında izlenen yol, bunlar hakkında yazılan ilahilerde belirtilmiş.Yapıya başlamak için önce Tanrının önermesi gerek. Bu da genellikle rüyada bildiriliyor. Bundan sonra yapı malzemesi ve sanatkârlar toplamyor. Yapıya başlamadan ve bittikten sonra temizlik törenleri yapılıyor. Bu yapıların görkemliliği övülüyor, adanma hikâyesi anlatılıyor. Bazı ilahilerde yapıyı yaptıran Tanrı tarafindan kutsanmak suretiyle ödüllendiriliyor(23)
Sumer Tanrı evleri hangi Tanrı için yapılmış ise o Tanrının ve ailesinin heykelleri içine konurdu.
Sumerlilerde rahibeler tapınaklara Tanrının gelini olarak çeyizleriyle girerlerdi. Sumer törenlerinde Tanrı heykellerinin gezdirilmesi.
Hıristiyanlıkta olduğu gibi Sumer'de de günah çıkaran rahipler vardı, bunlar kırmızı elbise giyerlerdi.
Sosyal adaletin Tanrıçası Nanşe nin nasıl bir Tanrıça olduğunu ve insanlarda beğenmediği hareketler nelerdir; aşağıdaki dizeler anlatıyor:
Öksüzlen bilen, dullan bilen, /İnsanın insana yaptığı zulmü bilen, /Öksüzlerin annesidir O. /Nanşe dullan koruyan,/Fakirlere haktanır olan,/Sıığınanlara kucak açan,/Güçsüzlere barınak bulan kraliçedir o.
Beğenmedikleri:
Kanunsuz yolda gezen,/Geçerli olan gelenekleri aşan, anlaşmaları bozan, /Fena yerlere beğenerek bakan,/Büyük ağırlık ölçüsü yerine küçüğünü koyan,/Uzun ölçü yerine kısasını kullanan,/Kendine ait olmayanı yiyip de "yedim" demeyen/İçip de "içtim" demeyen/İnsanlar fena kimseler Tanrıça Nanşe için.
http://www.enfal.de/dinlertarihi/dinler%20tarihi/dinler2/Sumer%20Dini/1.htm
Anzu efsanesi sahne kazınmış mühür-silindir.
Tanrı Ea, bir tahta oturdu ve kahraman bir sidekick tarafından korunan,suların akışı ve küçük balık bir vazoyu tutar. Onun önünde, iki kafa,İsimud, Tanrı adam, Anzu, başka bir Tanrı tarafından seçilmiş kuşu mevcut.
Alanında, hilal ve yıldız. Kabuk Columella. Hafif aşınma ve yıpranma.
Aynı efsaneyi anlatan Mezopotamya,
diğer foklar İçin Akkad, ac 2350-2200 av J.-C. H. 4,6 cm
Zaman silindirli motor, 3200 AO Louvre, British Museum BM 103317 bakın.
Birçok Mezopotamya kabuk silindir mühür Anzu efsanesi tasvir ettin.
İçinde 1.8 Akad Dönemi, ac 2350-2200 M. Ö. heigh.
http://www.binocheetgiquello.com/html/fiche.jsp?id=2404629&np=4&lng=fr&npp=20&ordre=1&aff=2&r=
BU UÇAN BİR İNEK AT DEĞİL.
https://melusinefee.wordpress.com/2013/03/05/de-sumrien-on-retrouve-serpent-et-cette-an-ne/
29 Mayıs 2018 Salı
PKK'nın Gerçek Yüzü
PKK'nın Gerçek Yüzü
Pislik, Kahpe, Kalleş PKK'nın kendi belgelerinden PKK eylemleri ve PKK hakkındaki tüm gerçekler...
http://pkkningercekyuzu.com/plana-percekirina-tirkiye-ya-dewleta-kur-a-cihane-kurdi-binnivis-bi-pelik/derin-dunya-devletinin-turkiyeyi-parcalama-plani-2/
The Simpsons’ta Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinin tahmin edildiği iddiası
The Simpsons’ta Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinin tahmin edildiği iddiası.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında,küreye dokunduğu sahne.
ABD Başkanı Donald Trump - Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi - Suudi Arabistan Kralı Selman.
Kral Selman, Sisi ve Trump, ‘Marvel evrenine göz kırptı’:
Sosyal medyada dolaşıma giren bir fotoğrafta, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) uzun yıllardır yayınlanan The Simpsons adlı çizgi filmin 14 yıl önce, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, küreye dokunduğu sahneyi tahmin ettiği iddia edildi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında,küreye dokunduğu sahne.
ABD Başkanı Donald Trump - Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi - Suudi Arabistan Kralı Selman.
Kral Selman, Sisi ve Trump, ‘Marvel evrenine göz kırptı’:
Sosyal medyada dolaşıma giren bir fotoğrafta, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) uzun yıllardır yayınlanan The Simpsons adlı çizgi filmin 14 yıl önce, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, küreye dokunduğu sahneyi tahmin ettiği iddia edildi.
21 Mayıs’ta Suudi Arabistan Kralı Salman bin Abdulaziz al-Saud, ABD Başkanı Donald Trump ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdel Fattah el-Sisi ile birlikte Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi’nin açılışını yaptı.
Merkezin açılışını ilan etmek için tören alanındaki ışıkların kapatılarak Kral Selman, Sisi ile Trump’ın dokunduğu küre aydınlatıldı.
Sosyal medyada da gündem olan bu sahnenin, ABD’de yayınlanan The Simpsons adlı çizgi filmde 14 yıl önce yer aldığı iddiası doğru değil.
İlginizi Çekebilir: Simpsons, Trump'ın başkanlığını 2000'de öngörmüş müydü?
The Simpsons, Trump’ın Suudi Arabistan’a ziyaretinden 5 gün sonra yani 26 Mayıs’ta 28. sezonu ile ilgili bir klip yayınladı. 26 Mayıs’ta yayınlanan bu klipte söz konusu sahnenin bir tablosunun yer aldığını görmek mümkün. Animation on FOX’un doğrulanmış YouTube hesabından yayınladığı benzer iki video daha bulunuyor.
Bu iki videonun farklı tarihlerde yayınlandığı ve aynı noktalarda farklı tablolar kullanıldığı görülebilir. 26 Nisan’da “Trump’ın 100. günü” başlığıyla yayınlanan videodaki ilgili sahnedeki tablolarda, Trump ve eşi Melania Trump’ın fotoğrafları yer alıyordu. 26 Mayıs’ta “Trump’ın 125. günü” başlığıyla yayınlanan videoda ise aynı sahnede küre fotoğrafı ve Trump’ın bir kürsü konuşmasının tablosu bulunuyor.
26 Nisan 2017’de yayınlanan video:
https://www.youtube.com/watch?time_continue=6&v=21lhiKfc1p4
https://teyit.org/the-simpsonsta-trumpin-suudi-arabistan-ziyaretinin-tahmin-edildigi-iddiasi/
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)