30 Mayıs 2015 Cumartesi

2011 VE 2014 SEÇİMLERİ KARŞILAŞTIRMASI.



2011 VE 2014 SEÇİMLERİ KARŞILAŞTIRMASI.



AKP % 6,66 OY KAYBETTİ.

CHP % 0,33 OY KAYBETTİ.

MHP % 4,68 OY KAZANDI.

BDP % 0,03 OY KAZANDI.

BBP % 0,83 OY KAZANDI.

SAADET PARTİSİ % 1,51 OY KAZANDI.



DEĞİŞİK KONULAR










28 Mayıs 2015 Perşembe

TÜRKİYE’NİN İÇ – DIŞ TOPLAM BORCU NE KADAR?






TÜRKİYE’NİN İÇ – DIŞ TOPLAM BORCU NE KADAR?



Türkiye’nin dış borcunu duyunca şaşıracaksınız


IMF’ye olan borcun düşmesine karşın toplam dış borç yükü büyük bir şekilde arttı.


Erdoğan’ın grup toplantısında söylediği “Biz göreve geldiğimizde Türkiye’nin IMF’ye para borcu 23,5 milyar dolardı. O günden beri ödedik ödedik, şu anda 400 milyon dolar borç kaldı, son taksit. Önümüzdeki ay bunu ödüyoruz ve IMF ile borç, alacak artık bitiyor.Bunu biz ödedik” diyor.


“Erdoğan, sürekli vatandaşın kafasına bunu kazıyor: “Borcu sıfırladık”… Vatandaşta “Allah razı olsun, AKP ile borcumuz sıfırlanmış” yanılsamasına yol açıyor.


Ama iktidarları döneminde Türkiye’nin toplam iç ve dış borç miktarında yaşanan patlamayı ise hiç gündeme getirmiyor. Sanki Türkiye’nin tek dış borç kalemi IMF’ye olanmış, o da bittiğine göre Türkiye’nin hiç borcu kalmamış gibi… Oysa işin gerçeği şu ki Erdoğan döneminde kamunun toplam borcu ve özel sektörün dış borcu rekor üstüne rekor kırdı.



BORÇ ÜÇ KATINA ÇIKTI


Başbakan Erdoğan’ın göz boyama ve illüzyonda Houdini’yi de Mandrake’yi de kendine hayran bırakacak kadar marifetli olduğu bir gerçek.


Türkiye’nin borcuna ilişkin bilgiler.


2002’de 129.6 milyar dolar olan Türkiye’nin toplam dış borcu, 2012 sonunda 336.9 milyar dolara fırladı. Bunun içinde kamunun dış borcu yüzde 59,8 oranında net 38.6 milyar dolar artarak 64.5 milyar dolardan 103.1 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankası’nın dış borcu 22 milyar dolardan 7.7 milyar dolara gerilerken, özel sektörün dış borcu ise 2002-2012 döneminde yüzde 425’le artış rekoru kırdı. Bu dönemde net 183 milyar dolar büyüyen özel sektör dış borcu 43.1 milyar dolardan 226 milyar doları yükseldi.


Bu da AKP politikalarının bir ürünüydü; devlet daha az dış borç alırken, özel sektörü buna teşvik etti. AKP’nin 10 yıllık iktidarı döneminde kamunun rekor borç artışı, büyük oranda piyasadan yapılan iç borçlanmadan kaynaklandı. Bu dönemde özel sektör dışarıdan, devlet ise özel sektörden borçlandı. Yoğun sıcak para girişlerinin reel döviz kurunu düşürmesinin de etkisiyle özel sektör çılgınlar gibi dış borç aldı, aşırı bir kur riski üstlendi.


Dışarıdan yüklü borçlanmalara giden banka ve finans kuruluşları bu fonları, iç borçlanma ihalelerinde devlete sattı, özel sektörün dış borcu ile kamunun iç borcu paralel biçimde hızlı bir büyüme gösterdi.

Yurt dışından borçlanma yoluyla sağlanan fonlarla, vatandaşlar da adeta tüketici kredisi bombardımanına tutuldu, iç tüketim pompalanarak hormonlu büyüme süreci yaşatıldı. Bu şekilde yurda giren dövizler nedeniyle Merkez Bankası’nın rezervleri de yapay biçimde büyütüldü.

Ey hokus pokusçu Erdoğan, cevap ver; “IMF’ye borcu sıfırladın, aferin! Peki 337 milyar dolarlık dış borç yükü bizim değil mi?, Yunanistan’ın borcu mu bu, yoksa Güney Kıbrıs’ın mı?”


KAMUNUN TOPLAM BORCU 563 MİLYAR TL


Kamunun 2002 yılında 155.2 milyar TL olan iç borç stoku, yüzde 163 oranında net 253 milyar lira büyüyerek 2012 sonunda 408.3 milyar liraya yükseldi. Aynı dönemde kamunun dış borcunun TL karşılığı da 102 milyar liradan 154.6 milyara yükseldi. Böylece kamunun iç-dış toplam borcu 2002-2012 döneminde yüzde 119 oranında net 316 milyar lira büyüyerek 563 milyar liraya yükseldi. Yani Cumhuriyetin ilk 80 yılında devletin 257 milyar lira olan toplam borcuna, son on yılda 316 milyar lira eklendi. AKP, on yılda devleti önceki 80 yıldakinden daha fazla borçlandırdı.


2012 sonu itibariyle kamunun toplam 563 milyar TL’lik iç ve dış borcu ile özel sektörün 226 milyar dolarlık dış borcu birlikte düşünülünce Türkiye’nin toplam borç yükü, 1 trilyon TL’ye yaklaşıyor, bu da 564 milyar dolarlık bir büyüklüğe işaret ediyor.



VATANDAŞI AĞIR BORÇ YÜKÜ ALTINA SOKTULAR


AKP döneminde en hızlı artış hane halklarının borçluluğunda yaşandı. AKP’nin 10 yıldır uyguladığı ekonomi politikaları çalışan kesimlerin reel alım gücünü geriletirken, halk borçlanarak tüketmeye özendirildi. Geliri artmamasına rağmen, finans sektörü imkanlarıyla eskisinden çok daha fazla tüketmeye alıştırılan halka sanal bir refah yaşatıldı. Bankacılık kesimi yurt dışından, vatandaşlar da bankalardan borçlanmaya teşvik edildi. “Yüksek faiz-düşük kur” politikasını dünyadaki en yüksek reel faizi vererek uygulayan AKP, rantiyeyi ve bankaları ihya ederken, vatandaşı ise tüketici kredisi ve kredi kartlarına mahkum etti; Erdoğan döneminde ailelerin borç yükü katlandıkça katlandı. Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları ile yapılan borçlanma 2002-2012 döneminde tam 38 kat büyüyerek 6.4 milyar liradan 255 milyara yükseldi. Tüketici kredilerinin 2002 sonunda sadece 2.2 milyar TL olan bakiyesi 2012 sonunda 185.9 milyar liraya, kredi kartlarındaki borç bakiyesi de 4.1 milyar liradan 68.8 milyar liraya yükseldi.



Ey Erdoğan! ve Davutoğlu


IMF ile yeni anlaşma yapmayıp vadesi gelen eski borçları da ödeyerek borcu bitirdiniz, güzel, aferin size!…


Ama devletin toplam borcunu devasa boyutlara ulaştırdınız, özel sektöre de dış borçlanma rekoru kırdırdınız.
Size göre o “sayılmaz” öyle mi? Varsa yoksa IMF…
Peki ya vatandaşın ağır borç yükü? Bu da mı sayılmaz?



BİR İLLÜZYON DA REZERVLERLE İLGİLİ


İllüzyonist Erdoğan, “İktidara geldiğimizde Merkez Bankası’nın döviz rezervleri 27.5 milyar dolardı, biz üzerine 100 milyar dolar koyduk” diyor.


Oysa Erdoğan bununla, Türkiye’nin rezerv-dış borç dengesinde tehlikeli boyuttaki bozulmayı gizliyor. Rezervlerin kısa vadeli yükümlülükleri karşılama oranı on yılda yüzde 169’dan yüzde 81’e gerilemiş durumda.


Evet, Merkez Bankası’nın kasasındaki altın ve döviz rezervlerinin toplam hacmi 2002 sonundan bu yana yüzde 351.6 oranında net 97.6 milyar dolar artışla 125.4 milyar dolara ulaştı. Bu büyüme, on yılda yaşanan yüklü miktardaki sıcak para girişleri ve aşırı dış borçlanmanın bir eseri. Rezervlerdeki büyüme tamamen suni ve hormonlu.


Bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım: Aynı dönemde Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku 2002 sonundan bu yılın Ocak ayı sonuna kadar olan dönemde yüzde 555 oranında 91.1 milyar dolarlık net artışla 16.4 milyar dolardan 107.6 milyar dolara çıkmış durumda. 2002 yılında sadece 626 milyon dolar olan cari işlemler açığı da bu yıl ocak itibariyle yıllık bazda 47.6 milyar dolar oldu. Merkez Bankası rezervlerinin kısa vadeli dış borçları karşılama oranı yüzde 2002 sonu itibariyle 169 düzeyindeydi. Başka deyişle Türkiye’nin her 100 dolarlık kısa vadeli dış borcuna karşılık, Merkez Bankası’nın kasasında 169 dolarlık döviz rezervi bulunuyordu.


Aynı tarihte toplam rezervlerin kısa vadeli dış borç ve cari açığı karşılama oranı da yüzde 163 düzeyinde bulunuyordu. Merkez Bankası’nın altın ve döviz rezervlerinin kısa vadeli dış borçları karşılama oranı bu yılın ocak sonu itibariyle yüzde 116.6’ya; cari açıkla birlikte toplam yükümlülüğü karşılama oranı ise yüzde 80.8’e indi.


Kısa vadeli dış borç ve cari açık toplamının 155.1 milyar dolar olduğu baz alındığında, 2002 yılındaki yüzde 169’luk karşılama oranına ulaşmak için ya rezervlerin 253 milyar dolar olması; ya da kısa vadeli dış borç-cari açık toplamının 77 milyar dolara çekilmesi gerekiyor.


Öte yandan, her ne kadar kısa vadeli dış borç stoku 107.6 milyar dolar ise de Türkiye’nin, orijinal vadesine bakılmaksızın önümüzdeki bir yıl içinde yapması gereken toplam dış borç servisi 149.6 milyar dolar. Yani övünülen rezervler, bir yıl içinde yapılacak bu geri ödemeye yetmiyor.



DIŞ AÇIK VEREN EKONOMİDE REZERV ARTIŞI NEYE YARAR?


Bir ülke için olumlu bir gelişme olan rezervlerdeki artış, o ekonomi için güveni artırıp, kırılganlığı azaltıcı etki yapar. Türkiye’nin rezervlerinin de son on yılda hızlı bir artış gösterdiği görülüyor. Ancak, rezerv artışının ne şekilde gerçekleştiği, yani kaynağının ne olduğu büyük önem taşıyor.


Çin,Almanya,Rusya gibi harcadığından daha fazla döviz KAZANAN ekonomilerin ödemeler dengesinde ortaya çıkan cari işlemler fazlası kaynaklı rezerv artışı, bu ekonomiler için sağlıklı bir gelişme niteliğinde. Buna karşılık Türkiye gibi dış açık veren, yani harcadığından daha az döviz kazanan bir ekonomide, yabancı sermaye yatırımları da yeterli değilse, net borcu artırmadan rezerv artışı gerçekleşemiyor.
Başka deyişle dış açık veren ekonomide rezerv artışı,bununla paralel biçimde dış borcun da artması anlamına geliyor. Erdoğan'ın “rezervleri 100 milyar dolar büyüttük” böbürlenmesi, bankadan kredi (borç) alıp mevduat hesabına yatıran birinin,mali varlığıyla övünmesine benziyor.


KAYNAKLAR


https://www.hazine.gov.tr/tr-TR/Arama-Sonuclari-Sayfasi?skey=T%C3%9CRK%C4%B0YEN%C4%B0N+BORCU


https://www.hazine.gov.tr/File/?path=ROOT%2F1%2FDocuments%2FKamu+Finansman%C4%B1+Bas%C4%B1n+Duyurusu%2FKAF_20131231_%28219%29_Turkiye_brut_dis_borc_stoku_2013Q3.pdf

http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_d%C4%B1%C5%9F_bor%C3%A7_tarihi#/media/File:TR-DIS-BORC-02-14.png


27 Mayıs 2015 Çarşamba

ESKİ DTP'Lİ YENİ HDP'Lİ SEBAHAT TUNCEL'DEN LEZBİYEN ÖNERGESİ



ESKİ DTP'Lİ YENİ HDP'Lİ SEBAHAT TUNCEL'DEN LEZBİYEN ÖNERGESİ


DTP'li Tuncel'den Lezbiyen Önergesi



DTP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel, TBMM Başkanlığına, lezbiyen, gay, travesti, biseksüel ve transseksüeller ile ilgili soru önergesi verdi. Tuncel cinsel tercihleri farklı olanların hakları ve yasal güvenceleri için yapılan çalışmaları sordu.


Cezaevinden milletvekili seçilen, DTP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel, TBMM Başkanlığına, lezbiyen, gay, travesti, biseksüel ve transseksüeller ile ilgili soru önergesi verdi. Tuncel cinsel tercihleri farklı olanların hakları ve yasal güvenceleri için yapılan çalışmaları sordu. Sebahat Tuncel, son dönemlerde lezbiyen, gay, biseksüel, travesti ve transseksüel kişilere karşı baskı ve saldırıların arttığını öne sürerek,"Toplumda ve idari birimler nezdinde, bu yurttaşlarımıza yönelik olarak gelişen olumsuz algı ve uygulamalar, farklı cinsel kimlik ve yönelimlerin, kendini özgürce ifade etmesi önünde büyük engel oluşturmaktadır" dedi. Tuncel, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından cevaplandırılması istemiyle önergesinde şu soruları yöneltti:


1 - Lezbiyen, gay, biseksüel, travesti ve transseksüel yurttaşlarımızın ayrımcılığa uğramadan çalışma ve barınma haklarına kavuşması, yaşamın her alanında kendini var edebilmesinin önünü açabilecek yasal güveceler getirilmesi konusunda, çalışmanız var mıdır?


2 - Lezbiyen, gay, biseksüel, travesti ve transseksüel yurttaşlarımıza yönelik ve kimi zaman onların hayatına kastedecek toplumsal alandaki olumsuz algı ve ayrımcı uygulamaların değiştirilmesi için düzenlemeler gündeminizde midir?


3 - Lezbiyen, gay, biseksüel, travesti ve transseksüel yurttaşlara yönelik şiddet uygulayanların hafifletici sebeplerin varlığından kaynaklı ceza indiriminden yararlanmaması için, ne gibi adımlar atmayı düşünüyorsunuz? 


(İLKHA)


http://susaningulleri.biz/Haberler/1067-DTPli-Tuncelden-Lezbiyen-Onergesi.html



HOMO-İBNE YÜRÜYÜŞÜNDE HDP'Lİ SIRRI SÜREYYA ÖNDER,ERTUĞRUL KÜRKÇÜ VE SEBAHAT TUNCEL.



HOMO-İBNE YÜRÜYÜŞÜNDE HDP'Lİ SIRRI SÜREYYA ÖNDER,ERTUĞRUL KÜRKÇÜ VE SEBAHAT TUNCEL.


Eşcinsellerin yürüyüşüne vekil desteği


Lambda İstanbul, İstanbul LGBTT, Morel Eskişehir'in üyelerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce kişi, eşcinsellerin toplumda kabul edilmesi için Taksim'de "Onur Yürüyüşü" gerçekleştirdi. Yürüyüşe bağımsız milletvekilleri Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü ve Sırrı Süreyya Önder de destek verdi.


http://www.cnnturk.com/fotogaleri/turkiye/2011/06/26/escinsellerin.yuruyusune.vekil.destegi/11669/index.html

26 Mayıs 2015 Salı

AKP'DEN GAY-LEZBİYEN DERNEKLERİNE SERBESTLİK KANUNU.



AKP'DEN GAY-LEZBİYEN DERNEKLERİNE SERBESTLİK KANUNU.


AKP’nin AB’ye uyum çerçevesinde hazırladığı son Türk Ceza Kanunu’na göre


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Gay ve Lezbiyen derneği tüzüğünü ahlaka aykırı bulmadı(!)


AB’a uyum hızlı başladı… 


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Gay ve Lezbiyen derneği tüzüğünü ahlaka aykırı bulmadı(!)


Peşinen kanunlara konmuş


Başsavcı kararında, 5253 Sayılı Dernekler Kanunu’nun, AB Siyasi Kriterleri, Katılım Ortaklığı Belgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve taraf olunan uluslararası insan hakları sözleşmeleri dikkate alınarak hazırlandığı belirtildi.


Kararda AKP’nin AB’ye uyum çerçevesinde hazırladığı son Türk Ceza Kanunu’na atıfta bulunularak “Yeni TCK’nın yapılandırılmasında ‘cinsel yönelim ayrımcılığının’ tartışıldığı bir dönemde, eşcinsel olmak ahlâksız olmak anlamına gelmez. Aslolan tüm ahlâk bilimleriyle uğraşanların ortak birleştikleri nokta olan insan iradesinin hür olması gerektiğidir” denildi.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, KAOS Gay ve Lezbiyen Kültürel Araştırma ve Dayanışma Derneği’nin adında ve tüzüğünde ahlaka aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle, derneğe kapatma davası açılmasına yer olmadığına karar verdi. Basın Savcısı Kürşat Kayral, Ankara Valiliği’nin derneğin adında ve tüzüğünde ahlaka aykırılık bulunduğu iddiasıyla derneğe kapatma davası açılması istemiyle yaptığı başvuruyu karara bağladı.


Kararda, 5253 Sayılı Dernekler Kanunu’nun, AB siyasi kriterleri, Katılım Ortaklığı Belgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve taraf olunan uluslararası insan hakları sözleşmeleri dikkate alınarak hazırlandığı belirtildi.

Yasanın temel felsefesinin derneğin özeline girmemek, resmi makamların veya kamuoyunun gözetiminden uzak serbestçe etkinlikte bulunmasını sağlamak olduğu anlatılan kararda, ”Yasa, devletin derneklere karşı baskıcı değil, kollayıcı tavrını göstermesi usulüne göre yapılandırıldı” denildi.


“Toplumlara göre değişir”


Uluslararası sözleşmelere ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne atıf yapılan kararda, eşcinsellik de irdelendi. Cinsel işlev bozukluklarının genel olarak ahlaki bozulmanınbir sonucu olarak düşünüldüğü, ancak Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından ”başlı başına bir bozukluk” olarak ele alınmadığı ve eşcinselliğin spesifik olarak tanımlanmadığı kaydedildi.


”Lezbiyen” ve ”gay” kelimelerinin günlük hayatta ve bilimsel araştırmalarda rahatlıkla kullanıldığına işaret edilen kararda, ”Bu kavramlar, toplumlara göre değişir. Yeni TCK’nın yapılandırılmasında ‘cinsel yönelim ayrımcılığının’ tartışıldığı bir dönemde, eşcinsel olmak ahlaksız olmak anlamına gelmez. Aslolan tüm ahlak bilimleriyle uğraşanların ortak birleştikleri nokta olan insan iradesinin hür olması gerektiğidir” denildi. Kararda, derneğin adında ve 23 maddeden oluşan amaç bölümünde ahlak dışı olarak tanımlanabilecek bir husus bulunmadığı ifade edilerek, uluslararası sözleşmeler de dikkate alınarak derneğin kapatılması talebiyle kamusal dava açılmasına gerek olmadığı kaydedildi.


Haber:Anadolu Ajansı


CHP'li vekiller eşcinsel yürüyüşüne katıldı



CHP'li vekiller eşcinsel yürüyüşüne katıldı.



LGBT HOMO-İBNE Yürüyüşü'ne başta CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün olmak üzere diğer bazı CHP milletvekilleride katıldı.



Eşcinsellerin Taksim'de yaptığı yürüyüşe CHP Milletvekilleri de destek verdi.



Taksim Meydanı'nda toplanan eşcinseller, sloganlar eşliğinde Tünel Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti. Gruba CHP Milletvekilleri Hüseyin Aygün, Şafak Pavey, Mahmut Tanal, Melda Onur ve Binnaz Toprak ile Eşcinsel Alman Parlamenter Hakan Taş da destek veriyor. Grupla birlikte basına poz veren CHP'li Mahmut Tanal, "Biz buraya eşcinsellere destek vermeye geldik" dedi.



İHA

http://www.haber7.com/partiler/haber/1044420-chpli-vekiller-escinsel-yuruyusune-katildi

DEĞİŞİK KONULAR




20 Mayıs 2015 Çarşamba

DEĞİŞİK KONULAR










'Paralel yapı araştırılsın' önergesini AKP'liler reddetti.



'Paralel yapı araştırılsın' önergesini AKP'liler reddetti.



TBMM Genel Kurulu'nda dört vekilin yaralandığı kavga öncesi HDP grubu "Paralel yapı incelensin" önergesi verdi. Ancak önerge, AKP'li vekillerin oylarıyla reddedildi.


TBMM'de dün, 'İç Güvenlik Paketi' nedeniyle çıkan ve 4 vekilin yaralandığı kavga öncesi, HDP grubu "Paralel yapı incelensin" önergesi verdi. Ancak önerge, AKP 'li vekillerin oylarıyla reddedildi. Paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinlemelerin araştırılması" önerisi yer alan HDP önergesinde şu unsurlar yer aldı: "27 Şubat 2014 tarihinde Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından, paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinleme, şantaj, tehdit, provokasyonların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilmiş olan 5099 sıra no.lu Meclis araştırma önergesinin Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 17/02/2015 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılması önerilmiştir." 


Önerge üzerine MHP , HDP, CHP ve AKP'li vekiller görüşlerini sundu. HDP Grubu'nun paralel yapı incelensin önerisi AKP'li vekillerinin karşı oy vermesi üzerine kabul edilmedi.


http://www.radikal.com.tr/politika/paralel_yapi_arastirilsin_onergesini_akpliler_reddetti-1296056

DEĞİŞİK KONULAR






DEĞİŞİK KONULAR









PEYGAMBERİMİZİN(s.a.v) EVİ VE ERDOĞAN'IN SARAYI





PEYGAMBERİMİZİN(s.a.v) EVİ VE ERDOĞAN'IN SARAYI



Sayın Erdoğan eline Kuran-ı Kerim'i alıp miting miting dolaşıp millete göstererek "Ben Kuranla yaşıyorum" diye hava atıyor.Peygamberin(s.a.v) sahabelerin,dört Halifenin yolundan gittiğini iddia ediyor.


Peki başta Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.v) olmak üzere sahabeler ve dört büyük Halife sarayda yaşamışlarmı? El cevap yok. İsteselerdi saray yaptırıp içinde yaşayabilirlermiydi? Elbette saray yaptırıp içinde yaşayabilirlerdi.Buna maddi olarak güçleri yetiyordu.


Nitekim,o devrin iki büyük süper devletleri olan Roma ve Pers İmparatorluklarını dize getirerek,elde ettikleri ganimetlerle saray yaptırabilirlerdi.Ama onlar ganimetleri halka dağıtmışlardır.

İKİ RESİM ARASINDAKİ BENZERLİK



İKİ RESİM ARASINDAKİ BENZERLİK


TC.BAŞBAKANI DAVUTOĞLU,ERMENİ PAPAZININ KARŞISINDA EL PENÇE DİVAN DURUYOR.


TC.ESKİ BAŞBAKANLARINDAN ECEVİT,ABD BAŞKANI CLİNTON KARŞISINDA EL PENÇE DİVAN DURUYOR.


Sen koskoca Türkiye cumhuriyetinin başbakanısın bir papazın karşısında o kader zelil ve alil durma...


Bunuda unutma ki sen çok ama çok büyük ve yüce bir milleti ve vatanı temsil etmektesin...

Aklını başına toplasan iyi olur..