25 Şubat 2014 Salı
11 Şubat 2014 Salı
CUMHURBAŞKANI A.GÜL YANINDA BDP(PKK)'Lİ SIRRI SAKIK İLE
CUMHURBAŞKANI A.GÜL YANINDA BDP(PKK)'Lİ SIRRI SAKIK İLE DOĞU İLLERİNİ BERABER ZİYARET EDERLERKEN-2013
CHP'NİN İSKİ YOLSUZLUĞU
CHP'NİN İSKİ YOLSUZLUĞU
1990'lı yılların başlarında tarihinin en susuz dönemini yaşayan İstanbul'un içme suyu temin etmekle görevli kurumu İSKİ'nin Genel Müdürü Ergun Göknel'in, kurumun ihalelerini paravan olarak kurduğu şirketlere verdiği... ve bu ihalelerde büyük yolsuzluklar yaptığı ortaya çıktı. Yolsuzlukları ortaya çıkaran ise eşinin sekreteri Feray Işık ile aşk ilişkisini öğrenen Nurdan Erbuğ oldu.
Sanıklar ilk olarak 25 Ekim 1993'te satın alınan klorun bedelinin yüksek gösterilerek yolsuzluk yapıldığı suçlamasıyla hakim karşısına çıktı. 6 Aralık 1993'te davanın tutuklu zanlılarında Ergun Göknel'in İsviçre'de bulunan Amerikan Discon Bank'ta 30 000 ABD doları ve 670 000 Alman markı bulunduğu saptandı. Göknel'in tüm hesaplarına el konulurken İsviçre'deki paranın da iadesi de istendi. Murat Karayalçın, Sözen ve Yüksel Çengel, İSKİ davasında beraat ederken; 1994'teki yerel seçimlerde SHP'nin oyları yüzde 13,6'ya düştü.
İSKİ skandalı, İSKİ genel müdürlüğünün ihalelerini paravan olarak kurduğu şirketlere vermesi ve bu ihalelerde büyük yolsuzluklar yapması olayıdır.
1989 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı seçilen SHP'li Nurettin Sözen; 70'li yılların sonlarına doğru başlatılan ve o dönem Düzenleme Kurulu Başkanlığı görevini üstlendiği Taksim Toplantıları'ndan arkadaşları Ergun Göknel'i İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi genel müdürlüğü, Tuncer Çelik'i İstanbul Gaz Dağıtım Sanayii ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü görevine getirdi.
Skandal
1990'lı yılların başlarında tarihinin en susuz dönemini yaşayan İstanbul'un içme suyu temin etmekle görevli kurumu İSKİ'nin Genel Müdürü Ergun Göknel'in, kurumun ihalelerini paravan olarak kurduğu şirketlere verdiği ve bu ihalelerde büyük yolsuzluklar yaptığı ortaya çıktı. Olayın ortaya çıkması ise Göknel'in eşi ile olan ilişkisinin bozulmasına dayanıyor. Eşi Nurdan Erbuğ'la ilişkisi bozulan Göknel, İSKİ'de sekreterliğini yapan Feray Işık ile aşk ilişkisi yaşamaya başlamıştı. Bu durumdan hoşnut olmayan Nurdan Erbuğ, eşi Ergun Göknel'in yaptığı yolsuzlukları ortaya çıkardı.
Dava
Sanıklar ilk olarak 25 Ekim 1993'te satın alınan klorun bedelinin yüksek gösterilerek yolsuzluk yapıldığı suçlamasıyla hakim karşısına çıktı. 6 Aralık 1993'te davanın tutuklu zanlılarında Ergun Göknel'in İsviçre'de bulunan Amerikan Discon Bank'ta 30 000 ABD Doları ve 670 000 Alman Markı bulunduğu saptandı. Göknel'in tüm hesaplarına el konulurken, İsviçre'deki paranın da iadesi de istendi.
Murat Karayalçın, Sözen ve Yüksel Çengel, İSKİ davasında beraat etmiştir.
Sonrası
Nurettin Sozen 1994 yerel seçimlerinde aday olmazken İstanbul belediyesi SHP'den Refah Parti'li Recep Tayyip Erdoğan'a geçti. 1989 yerel seçimlerinde %35,95 olan SHP'nin oy oranı 1994'teki yerel seçimlerde %20,30'a düşmüştür.
Kılıçdaroğlu'ndan Çok Konuşulacak Gaf!
Kılıçdaroğlu'ndan Çok Konuşulacak Gaf!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın terör örgütlerine yardım ettiğini söylemek isterken bakın nasıl gaf yaptı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz haftalardaki grup toplantısında yaptığı bir gaf sosyal medyada tık rekoru kırıyor.
Kılıçdaroğlu'nun 28 Mayıs tarihli grup toplantısında söylediği ancak farkedilmeyen gafı sosyal medyada yeni paylaşılmaya başlandı.
Erdoğan'ın Suriye politikasını ve Reyhanlı saldırılarını eleştirmek isteyen Kılıçdaroğlu'nun ağzından çıkan sözler başka bir anlam kazandı.
Gazeteci Amberin Zaman'ın, Suriyeli muhaliflerle yaptığı görüşmede, muhaliflerin, Türkiye'den sınırın sıfır noktasında silah aldıklarını söylediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın terör örgütlerine yardım ettiğini söylemek isterken" Ben Recep Tayyip Erdoğan'a, 'terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyorum' diyorsam, bir bildiğim var" dedi.
Kılıçdaroğlu'ndan yeni gaf: Saddam.
Kılıçdaroğlu'ndan yeni gaf: Saddam.
Brüksel'de gazetecilere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP liderinin yeni gafı.
Brüksel'de temaslarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Kahvesi Brifingleri kapsamında Avrupa... Parlamentosu (AP) yetkilileri ve gazetecilerle bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı desteklediği yönündeki açıklamaları değerlendirirken Esad yerine ''Saddam'' ifadesini kullandı.
PARTİ TEMSİLCİLERİ GAF YAPINCA UYARDI
"Bize söylüyorlar. Siz Saddam'ı mı destekliyorsunuz. Hayır efendim, baskıcı hiçbir rejimi, halkına zulmeden hiçbir rejimi desteklemeyiz, ama oraya silahlı militanları da göndermeyiz" diye konuşan Kılıçdaroğlu'nu parti temsilcileri uyardı.
KILIÇDAROĞLU'NUN GAFLARI-1
KILIÇDAROĞLU'NUN GAFLARI.
Taraf gazetesi yazarı Demiray Oral, yürüyen merdivene ters binen Kılıçdaroğlu'nu fena ti'ye aldı. Demirel, "Günah benden gitti arkadaş. Şimdiye kadar verdiği gollük pasların hiçbirine vurmadım." diyerek Kılıçdaroğlu'nun gaflarını sıraladı.
KAĞITTEPE
İstanbul'a belediye başkanı adayı oldu, şehri nasıl avucunun içi gibi bildiğini göstermek için "Ben Nurtepe'yi de Kâğıttepe'yi de iyi bilirim" deyip üstüne bir de Kâğıthane'de ev kiraladı.
OY KULLANAMADI
Mavrasını yapmadım.
Aylarca "hayır" kampanyası yapıp sonra Anayasa referandumunda oy kullanmayı başaramadı; üstelik bir gazetenin bir ay önce bu mevzuda haber yapmasına rağmen.
Rengeyiği kıvamında malzemeydi, tek satır geyik muhabbeti bile yapmadım.
İZMİRLİLER HALİÇ'TE YÜZECEK
İzmir'e gitti, CHP'li belediye başkanını methedeyim derken denizleri karıştırdı, "Başkan Haliç'i temizleyecek, İzmirliler Haliç'te yüzecek" dedi.
Yine topa girmedim.
KALECİ LEFTER
Devam etsem buradan Dersim katliamı gafına yol olur ama finali Fenerbahçe'den yapmak derbi haftasının mana ve önemine uygun düşer.
Fenerbahçe tutkusunu anlatmak için gazetecilere, "Çocukluğumda Lefter'in kaleciliğinden etkilenip Fenerbahçeli oldum" dedi...
Köşe yazısında röveşata yapılacak pastı, boş geçtim.
HEMEN KAÇIYOR DEMESİNLER
Bunca gafını ıskalamamın sebebi, birilerinin "fırsat bu fırsat deyip hemen çakıyor" kıvamında beni yeminli Kılıçdaroğlu düşmanı ilan etmesinden endişe ettiğim için filan değildi.
Kimin ne düşündüğü umurumda olmaz, amiyane tabiri ile "çok da tın" deyip geçerim.
Sanırım asıl sebep, kendimin de çocukluğumdan beri gaf yapmanın, çam devirmenin meftunu olmam.
Hani filmlerde berbat vaziyetteki elemana birisi yaklaşıp, "Seni çok iyi anlıyorum" der ya, işte o hesap bir empati.
GOLLÜK PASLARA VURMAK İÇİMDEN GELMEDİ
Bu nedenle Kemal Bey'in gafları, eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut'un fıkra küllüyatı ile yarışacak noktaya hızla yaklaşsa da gollük pasların hiçbirine vurmak içimden gelmedi.
Ancak geçen gün yürüyen merdivene tersten binip, yukarı çıkan merdivende aşağıya inme mücadelesi verince film koptu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU SSK'YI NASIL BATIRDI?
KEMAL KILIÇDAROĞLU SSK'YI NASIL BATIRDI?
Kılıçdaroğlu,Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde bazı müteahhitlere yüksek miktarlarla ihale vermekle suçlanıyor. Kılıçdaroğlu, 128 bin TL kârla devraldığı SSK Genel Müdür...lüğü'nü 1 milyar 111 milyon lira zararla devretmişti. SSK, bu dönem batış noktasına gelmiş ve Türkiye bütçesi açısından 'kara delik' olarak nitelenmişti. Star gazetesinin haberine göre bu batışta Kılıçdaroğlu'nun bazı işadamlarına verdiği ihaleler etkili oldu. Kılıçdaroğlu, 7 yıl içerisinde bu ihalelerle kurumu 2,4 milyar TL zarar ettirdi.
Kılıçdaroğlu, 1991 yılını 128 bin TL kârla kapatan SSK Genel Müdürlüğü'nü 1992 yılında devraldı. Göreve geldiği yıl günümüz rakamlarıyla kurum 2 milyon 556 bin TL ile yüzde 2 bin 684 arasında zarar etti. Kılıçdaroğlu 1999'da kurumu devrettiğinde ise toplam zarar 1 milyar 111 milyon lirayı buldu. Star gazetesi "SSK'nın 'kara delik'e dönüşmesinin arkasında, 'davetiye usulü'nden yararlanarak ihalelerin Kılıçdaroğlu ve CHP yandaşlarına verilmesi ve inşaat süreçlerinin uzatılmasıyla firmalara ihale bedelinin 5 ila 20 katı ödeme yapması" olduğunu iddia etti.
Habere göre, 1998'de Göztepe Hastanesi onarımı işi CHP'nin eski il başkanı Ali Özcan'a ait Yapı Üretim AŞ'ye davetiye usulüyle (o günün rakamlarıyla) 21 milyar 304 milyon 980 bin TL'ye verildi. Şirkete 7 yılda yüzde 2 bin 119 artışla 466 milyar TL ödendi.
Bir diğer ihaleyi Kılıçdaroğlu'nun hemşehrisi Rıza Olcay'ın şirketi aldı. Olcay'ın şirketine 1993'te davetiye usulü ile yine o günün rakamlarıyla 23 milyar 655 milyon TL bedelle Tunceli Sağlık Meslek Lisesi'nin inşaat ihalesi verildi. 1997'de bitirilen inşaat için ihale bedelinin yüzde 747 fazlası ödeme yapıldı. Ödenen rakam 195 milyar 452 milyon TL'yi buldu.
1993'te İstanbul Merdivenköy Dispanseri inşaatı da yine Kılıçdaroğlu'nun yakın arkadaşı olduğu belirtilen Adil Özçırpıcı'ya davetiye usulü ile verildi. 50 milyar 148 milyon TL'ye ihale edilen iş için 3 yılda yüzde 596 artışla 348 milyar 205 milyon TL ödeme yapıldı.
Ankara Etlik Doğumevi Tıbbi Atık Deposu inşaatı da 1998 yılında FA-AL İnşaat'a 6 milyar 777 milyon 300 bin TL ile ihale edildi. İnşaat aynı yıl tamamlandı, ancak yine yüzde 133 artışla şirkete 13 milyar 939 milyon TL ödendi. Aynı firmaya 6 milyar 576 milyon TL'ye ihale edilen Şanlıurfa Hastanesi kazan dairesi için de aynı yıl içinde yüzde 183 artışla 17 milyar 27 milyon TL ödeme yapıldı.
SSK'nın aynı dönemde Oyak İnşaat'a verdiği ihalelerde yüzde 51 ila yüzde 84 arasında artış yapıldı. 1998'de 1 trilyon 589 milyar liraya Oyak İnşaat'a verilen Denizli'deki 200 yataklı hastane inşaatı ihalesi için 4 yıl sonunda yüzde 53 artışla 2 trilyon 440 milyar TL, Yalova'daki 200 yataklı hastane inşaatı için 1 trilyon 589 milyar TL yerine yüzde 51'lik artışla 2 trilyon 410 milyar TL ödeme yapıldı.
10 Şubat 2014 Pazartesi
8 Şubat 2014 Cumartesi
ÖZERK KÜRDİSTAN KARARINI MİT'Mİ VERDİ?
ÖZERK KÜRDİSTAN KARARINI MİT'Mİ VERDİ?
Başbakanlığa bağlı bir kuruluş olan MİT, hükümlü Abdullah Öcalan ile Suriye’de özerk bölgelerin oluşması konusunda görüşerek bir karar almış mıdır?
O KARARI MİT Mİ VERDİ
Basına yansıyan Abdullah Öcalan ve MİT arasında geçen konuşmalardaki“Suriye’deki duruma dair heyetle (MİT) konuşacağız. Bazı kararlar alacağız. Yeni oluşacak Suriye’de bizimkiler başrol oynayacaklar, orada özerk bölgeler olur.’, ‘bizim bu çalışmamız Türkiye’deki gelişmeler için de model olacak'
Suriye’de oluşturulan özerk bölgeler örnek alınarak Türkiye’nin güneydoğusunda özerk bölgelerin oluşturulması konusunda bir karar alınmış mıdır?
PYD’nin Cizire, Kobani ve Afrin’de özerk bölge ilan ettiği bilinmektedir. BDP milletvekilleri ve Belediye Başkanları da yerel seçimlerin bir gösterge olacağını belirterek, Suriye’deki özerklik ilanlarını örnek alacaklarını ve Türkiye’nin güneydoğusunda da demokratik özerklik için çalışmalarının olduğunu ifade etmektedirler.
O TALEPLER NEDEN YALANLANMADI
MİT Başbakanlığa bağlı bir kurum olduğuna göre Başbakan olarak bu görüşmelerden haberiniz var mıdır? Bu görüşmeler Başbakanlığın bilgisi dahilinde yapıldı ise sonucu önce Suriye’nin ,ardından Türkiye’nin bölünmesi olmayacak mıdır?
MİT, Abdullah Öcalan ve PKK/PYD ile görüşerek özerk bölgeler oluşturma kararlarını almadıysa neden bir yalanlama yapılmamıştır? Türkiye’nin nihai olarak bölünmesine yol açacak, 'özerk bölgeler oluşturulacağı' yönünde BDP milletvekili ve yerel yöneticilerinin sözlerini ve taleplerini doğru görmüyorsanız Başbakan olarak neden bir tepki göstermiyorsunuz?
6 Şubat 2014 Perşembe
BAŞBAKAN'IN ÇİFTLİĞİ VE VİLLALARIN DEĞERİ
BAŞBAKAN'IN ÇİFTLİĞİ VE VİLLALARIN DEĞERİ
Çatalca villasının diğerlerinden farkı, çiftlik şeklinde yapılmış olması. Çiftliğin içerisinde 5 lüks villa, 1 adet ahır ve çalışanların kaldığı bir yer bulunuyor. Sitede büyük bir havuz, tenis kortu, futbol sahası dikkat çekiyor.
Çiftlik’in tüm işleriyle Başbakanın oğlu Burak Erdoğan’ın kayın pederi Osman Ketenci özel olarak ilgileniyor. Başbakanın kardeşi Mustafa Erdoğan ve Bilal Erdoğan hafta sonlarını bazen bu çiftlikte geçiriyorlar. Bilal Erdoğan Doktora hazırlıklarını burada tamamlamayı planlıyordu ancak Gezi eylemleriyle planlarını ertelemek zorunda kaldı.
“KANAL İSTANBUL Çatalcaya hediye” “Çatalca yeni yerleşim yeri olacak”
Başbakan yükselen değer Çatalcanın önemini bu sözlerle gündeme getirmişti. Başbakanın çiftliğinin yer aldığı çatalca’da Dünüru Osman Ketenci’nin ismine örtülü olarak dönümlerce arazi aldığı tapu kayıtlarında ortaya çıktı.
55 futbol sahası büyüklüğünde arazi.
Çitlikte birbirine bitişik olarak, sadece tapu değeri 1.690.000, gerçek değeri ise 55.000.000 tl (55 trilyonun) üzerinde. Arazilerin toplam m2si; 54489 m2. Yani 55 futbol sahası büyüklüğünde.
Bazı ayrıntılar:
Çiftliğin dekorasyonu ve villa tadilat işleriyle mimar Şenay AVCI ilgileniyor.
Çatalca merkez Beyzade sokakta ikamet eden Ahmet Taş çiftlikte hayvan bakım işiyle, eşi Melahat Taş ise temizlik işleriyle ilgileniyor. Ahmet Taş'ın aldığı para: 1000+SİGORTA+KİRA+ELEKTRİK+GAZ.
http://haramzadeler.weebly.com/1/post/2014/01/bas-hirsizin-atalca-villasi.html
5 Şubat 2014 Çarşamba
Akif Beki Başbakan'ı Mehdi ilan etti.
Akif Beki'nin ‘Erdoğan’ın Harfleri’ kitabı.
Göklerden beklenen ‘kurtarıcı (Mehdi)’,insanların arasında zuhur etti.
Erdoğan’la Gül,Hz.Musa’yla Hz.Harun gibi.
Son zamanlarda Başbakan Erdoğan için artarak devam eden “kutsallaştırma” çabaları ve Erdoğan’ın bu konuda katiyen bir söz söylememesinin altında yatan nedeni, yazının devamında bulacaksınız.
M. Akif Beki’nin Erdoğan’ın Harfleri adlı kitaptan alıntılarla; “Hâlâ Müslüman kalarak bu yönde değişmek ya da dönüşmek mümkün mü?... Ortodoks İslam yorumu çizgisinde yaşanan derin kırılmaya tanık oluyoruz demektir. Ve Tayyip Erdoğan,bu kırılmayı temsil eden en önemli fenomen olarak karşımızda duruyor.” (Sunuş kısmı)
“Yaradılış takvimine göre ilgili burcun günü görülebiliyor. Buna göre, Recep Tayyip Erdoğan’ın harfler hiyerarşisindeki durumu şöyle: Yıldızı Müşteri, harfi dad. Harfler hiyerarşisinde bu mertebeye tekabül eden ilahi isim, Alim. Bu mertebenin peygamberiyse Musa… Madeni ise su,harflerden Sin. Bu mertebede tecelli eden ilahi isimse,Muhyi [1].”(S.7) [2]
“Erdoğan’la Gül, Musa’yla Harun gibi” (S.9)
“Erdoğan, İbn Arabi’nin çizelgesine göre Musa peygamberin karakteristik özelliklerini taşıyor.” (S. 14)
Burada eklemek istediğim konu S.14’den 16’nın yarısına kadar Musa peygamberin hayatı anlatılıyor. S. 16’dan 18’e kadar Erdoğan’nın hayatının Musa peygambere benzerlikleri anlatılıyor ve S.7’de ki yazının benzeri ile bitiriliyor.
“Birçokları için artık kıyamet saati yaklaşmış, insanlığın son günleri gelmişti. Hz. Muhammed’in hadislerinde haber verilen ‘mehdi’ gelecek, din düşmanı ‘deccal’e karşı savaşacak ve bu savaşta İsa Mesih önderliğindeki Hıristiyanlar da ona katılacaktı. Mesih’in zaferinden sonra yeryüzünde kıyamet öncesi ikinci bir saadet çağı çağı yaşanacak,İslam ümmeti yeniden dünyaya hakim olacaktı.
Küçümsenmeyecek bir kitle yakın zamanlara kadar onları(Yahudilik,Hıristiyanlık ve İslam) bire bir okudu. Bu yüzden iki buçuk minare boyunda ve alnında kefere yazan bir deccal bekledi, sahte cennetler sunacak biri.Ve Ona karşı gelecek mehdinin söylediği gibi Şam’dan çıkıp geleceği sanıldı.
Göklerden beklenen ‘kurtarıcı’, insanların arasında zuhur etti. Göksel değil dünyaevi bir kurtarıcı, bir siyasi lider olarak. Mucizelerle gönderilen göksel bir varlık yerine oylarla sandıktan çıkarılan bir kurtarıcı. Büyük bir kitlenin son umudu. Seçilmiş biri ama seçmenleri tarafından.”
Kaynak: M. Akif Beki- Erdoğan’ın Harfleri, 1. Baskı: Mayıs 2003
[1] Allah’ın 99 isminden birisidir,manası; canlandıran.
[2] Sayfa 12 ve 18’de tekrar belirtiliyor.
Ehud Barak, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yemekteler.
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Cumhurbaşkanı birlikte yemekteler.
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Türkiye Başbakanı Recep TayyiP Erdoğan ve Türkiye Cumhurbaşkanı birlikte yemekteler... Onur konuğu kim acaba..!
Davos'ta 29 Ocak 2009'da Tayyip Erdoğan'ın "one minute" şovu yaşandı. Ardından 'Türkiye ile İsrail arasında ipler kopuyor mu’ sorusu soruldu. Bu olaydan sonra İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, Erdoğan'ı arayarak özür dilediği iddia edilmişti. Peres, özür dilemediğini sadece podyumda yaşananlardan dolayı üzgün olduğunu ifade ettiğini söyledi. Zaten Peres'in açıklamasından önce Tayyip Erdoğan geri adım attı ve paneldeki tepkisinin, oturumu yöneten moderatöre olduğunu belirtti.
Davos'un ardından İsrail'le Türkiye arasında alçak koltuk krizi yaşandı. 11 Ocak 2010'da Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak atanan Danny Ayalon'a yaptığı ziyarette alçak koltuğa oturtuldu. Bu olay diplomatik krize neden oldu. Dışişleri Büyükelçi Çelikkol'u merkeze aldı, yerine başkasını gönderdi. Son olarak Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisini basan İsrail askerleri 9 vatandaşımızı öldürdü ve onlarcası yaralandı.
GÜL’ÜN ARABULUCULUK TEKLİFİNİ İRAN RET ETTİ
Son bir yıl içinde yaşan, özetlediğimiz gelişmeleri anlamak için Tayyip-Gül ikilisinin İsrail ile on dört yıllık ilişikilerini anımsayalım. Tayyip ve Gül ikilisinin İsrail'le bağlantıları Refah Partisi dönemine uzanıyor. Abdullah Gül, RP'nin “dışa açılan penceresi” olduğu dönemde, Şubat 1997 ABD'ye gitti ve Yahudi kuruluşlarıyla görüşmeler yaptı. İran, 1999 Şubat'ında MOSSAD adına çalıştıkları gerekçesiyle 13 kişiyi tutuklamıştı. Gül, İsrail adına İran'la arabuluculuk yapmak istedi, İran ret etti.
İSRAİL'LE KÖKLÜ EKONOMİK İLİŞKİLER
Tayyip-Gül ikilisinin İsrail'le ekonomik ilişkileri oldukça köklü. Erdoğan'ın damadının yönettiği Çalık Holding'in İsrailli ortaklarıyla Ortadoğu ülkelerinde inşaat ve enerji sektöründe yatırımları biliniyor. Karadeniz’den Samsun’a oradan da Ceyhan’a taşınacak petrolün ve Türkiye’deki boru hatlarından Ceyhan’a gelecek doğalgazın İsrail'e taşınmasını sağlayacak proje Çalık şirketi eliyle yürütülüyor. Çalık, bu proje için AKP'den büyük destek gördü. Dışişleri Bakanlığı Enerji, Su, Çevre İşleri Genel Müdür Yardımcısı Elçi Mithat Rende'nin Çalık grubu adına Ceyhan-İsrail petrol boru hattı projesi için aracılık yaptığını gösteren belgeler bunun kanıtı. Erdoğan'a "idolüm" diyen işadamı Ethem Sancak da, Arap ülkelerinda İsrailli gizli ortaklarıyla hastaneler kuruyor; Arap ülkelerine daha önce adımını atamayan İsrail sermayesine truva atı oluyor.
“CESARET” ÖDÜLÜ
Tayyip Erdoğan, 26-30 Ocak 2004 tarihleri arasında Amerika'ya gitti. Ziyaretinin ilk gününde HSBC Bank'ın New York'taki merkezinde Musevi lobisinin önde gelen kuruluşu olan Amerikan Musevi Kongresi'nden (AJC) "cesaret ödülü" aldı. Aynı mekânda Erdoğan'ın onuruna yemek verildi. Erdoğan, ödülünü aldıktan sonra şöyle konuştu: "Türkiye ve İsrail arasında her zaman varolan dostluk, karşılıklı anlayış ve güven temelindeki ilişkilerin son dönemde kazandığı ivmenin altını memnuniyetle çizmek isterim." Türkiye'nin terörün her türlüsüne karşı olduğunu belirten Erdoğan, Amerika'nın uluslararası terörizmle mücadelesini de 'kalben' desteklediğini belirtti. AJC tarafından bugüne kadar on kadar kişi ödüle layık görüldü; bunlar arasında İsrailli veya Musevi olmayan tek kişi Tayyip Erdoğan.
Erdoğan'ın resmi ziyareti dört gün sürdü. İlk olarak New York'a giden Erdoğan, 27 Ocak'ta Washington'a geçti. Erdoğan, ailesiyle birlikte tatil yapmak için Amerika'da kaldı ve 1 Şubat'ta yurda döndü. Aralarında bakanların, Erdoğan'ın danışmanı Cüneyt Zapsu, işadamları ve gazetecilerin bulunduğu 260 kişilik heyet, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le birlikte 31 Ocak'ta Türkiye'ye geldi.
AKP,AMERİKA VE İSRAİL'İ KINAYAMADI
Bu ziyaretin ardından 2004 Mayıs ayında İsrail, Filistin'e saldırdı. Irak'ta da Amerikan işgali sürüyor ve her gün yüzlerce Iraklı öldürülüyordu. Bu durumu protesto etmek için Meclis’te şu bildiri yayımlandı: "Komşumuz Irak'ta koalisyon güçlerinin zulüm ve işkencelerini... İsrail birliklerinin masum Filistin halkına yönelik saldırılarını şiddetle kınıyoruz." Irak'ta ve Filistin'de yaşayan Müslümanlara karşı Amerika ve İsrail'in yaptığı zulümü kınayan bu bildiriye Tayyip ve Gül'ün talimatıyla AKP'li vekiller imza atmadı. AKP'liler imza atmayınca, bildiri 25 Mayıs 2004'de TBMM CHP grup bildirisi olarak yayımlandı.
İSRAİL GAP BÖLGESİNDE DE ETKİN
GAP bölgesindeki toprakların büyük çoğunluğu İsrailli firmalara ve kişilere satılmış durumda. Gizlilik ve sabırla yürütülen bu faaliyet ortaya çıkınca 2004 yılının yaz aylarında toprak satışına karşı büyük bir tepki oluştu. Aydınlık, 15 Ağustos 2004 tarihli sayısında AKP'nin 'Yahudi Urfa Projesi'ni kapaktan duyurdu. Tayyip Erdoğan, 1-3 Mayıs 2005 tarihleri arasında İsrail'e gitti. İsrail'den döner dönmez bu projenin temelini attı. Şanlıurfa'nın göbeğindeki bu projeye İsrail olağanüstü mali destek verdi.
TAYYİP-GÜL, İSRAİL'İN KANLI OPERASYONUNU BİLİYORDU
İsrail, 27 Aralık 2008 günü Gazze'ye saldırdı. Vahşet 23 gün sürdü, bin 300 kişi öldü, beş bin ev, 16 hükümet binası, 20 cami yerle bir oldu, 20 bin ev zarar gördü. Bu saldırıdan önce 22 Aralık 2008 günü dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert Türkiye'ye geldi. Olmert önce Abdullah Gül'le ardından Tayyip Erdoğan'la görüştü. İki başbakanın görüşmesi beş saat sürdü. Günübirlik yapılan bu ziyaretle ilgili bir sır verilmemişti. Olmert'in dönüşüyle birlikte İsrail'in kanlı operasyonu başladı ve herşey ortaya çıktı. İsrail gazeteleri "Başbakan Olmert’in 18 Aralık 2008’de İsrail Savunma Bakanı ile Tel Aviv’deki Savunma Kuvvetleri Merkez Karargahı’nda bir araya gelerek, bu operasyona onay verdiğini” yazdı. Tayyip Erdoğan, Olmert'in kendilerini kandırdıklarını iddia etti. HaberTürk televizyonuna konuşan İsrail Ankara Büyükelçisi Gabby Levy, Tayyip Erdoğan'ı yalanlayarak, "Ehud Olmert'in Tayyip Erdoğan'ı kandırması kesinlikle doğru değildir ve kabul edilemez" dedi. Levy, Olmert'in Türkiye ziyaretinde hem Abdullah Gül hem de Tayyip Erdoğan'ın, İsrail'in askeri operasyonları konusunda bilgilendirildiğini açıkladı.
MAYINLI ARAZİLERİ İSRAİL'E VERECEKLERDİ
Türkiye'nin Suriye sınırındaki mayınlı arazinin temizlenmesi 2009 Mayıs'ında TBMM Genel Kurulu'nun gündemindeydi. 510 kilometre uzunluğunda ve 216 bin dekarlık arazinin temizlenmesinin maliyeti 300 milyon dolar dolayındaydı. AKP'nin önerdiği yasada; "Önce temizle, sonra 49 yıl işlet" diyordu. Arazilerin taliplisi ise İsraillerdi. Erdoğan, 23 Mayıs 2009 günü partisinin Düzce İl Kongresinde eleştirilere şöyle cevap verdi; “Paranın dini, milleti, ırkı olmaz. Bunu böyle biliniz... Para civa gibidir, kendisine uygun zemini nerede bulursa oraya doğru kaçar.”
Tayyip Erdoğan'ın çırpınması AKP'li milletvekillerini dahi ikna edemedi ve tasarı 28 Mayıs günü Genel Kurul'dan komisyona geri çekildi.
ALINTI
4 Şubat 2014 Salı
3 Şubat 2014 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)